Yirmiyedinci Menâkıb:
Resûl-i ekrem ve Nebiyyi muhterem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin, hazret-i Alîye “radıyallahü teâlâ anh” vasıyyetleri beyânındadır.
1– Alî bin Ebî Tâlib “kerremallahü vecheh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! Sana beş yüz koyun vermemi mi, yoksa dînin ve dünyân kurtuluşuna sebeb olacak beş kelime ta’lîm etmemi mi sevgili tutarsın!) Ben dedim; kelimeleri isterim. Bir düâ öğretdiler. (Allahım! Benim günâhımı afv eyle! Hulkumü geniş eyle! Kesbimi [kazancımı] temiz kıl. Bana nasîb etdiğin şey’e kana’at edici eyle. Beğenmediğin şeye nefsimi meyl etdirme.) Sonra Resûlullah buyurdu ki: (Yâ Alî! Sonu üzüntü ve ağlamak olmıyan hiçbir sevinç ve neş’e yokdur.)
2– Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eyler ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular: (Yâ Alî! Sen Kâ’be menzilesindesin! Bütün herkes Kâ’beye varır. Kâ’be hiçbir yere varmaz. Eğer bir kavm sana gelip, bu hilâfet emrini sana teslîm ederlerse, onlardan kabûl eyle! Eğer gelmezler ise, sen onlara varma.)
3– Abdüllah bin Ömer “radıyallahü teâlâ anhümâ” rivâyet eyledi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki: (Yâ Alî! Sen ehl-i Cennetsin. Yakın zemânda bir kavm gelir ki, onların lakabları olur. Onlara râfizî derler. Eğer sen onlara yetişirsen onları öldür ki, müşriklerdir. Ne Cum’a bilirler, ne cemâ’at bilirler! Ebû Bekr ve Ömeri seb’ ederler [kötülerler].)
4– Alî bin Ebî Tâlib “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki: (Yâ Alî! Süâl etdim Allahü teâlâ hazretlerinden ki, seni hilâfetde öne alsın. Üç kerre istedim. Allahü teâlâ ve tekaddes kabûl etmedi. Ebû Bekri öne aldı.)
5– Abdüllah bin Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretleri rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki: (Yâ Alî! Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri Fâtımayı sana tezvîc etdi. Ve ona yeri sıdâk [yeryüzünü mehr] kıldı. Her kim yeryüzünde sana buğz edici olduğu hâlde yürürse, bu yürümesi harâmdır.)
6– Ammâr bin Yâser “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Yâ Alî! Allahü teâlâ hazretleri seni bir zînet ile zînetlendirdi ki, dünyâyı terk etmek olan ve kendisine sevgili olan zühd ile zînetledi. Öyle takdîr etdi ki dünyâdan birşeye nâil olmıyasın!)
7– Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Yâ Alî! Yalnız Rabbinden ümîd edici ol! Günâhından başka birşeyden korkma! Birşey sorduklarında bilmez isen, Allahü teâlâ bilir demekden ar etme.)
8– Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! Cimri ve bahîl olma. Yüzünü güler tuta [güleryüzlü ola]sın. Kerîm ve ikrâm edici olasın ki, mü’min yumuşak yüzlü ve cömert olur. Münâfık kaba ve cimri olur. Benim ümmetimin cömertlerinin günâhları, güneşde buzun eridiği gibi erir.)
9– Ebû Mûsâ “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! Ben kendim için râzı olduğum şeylere, senin için de râzı olurum. Kendim için kerîh gördüğüm nesneyi, senin için de kerîh görürüm. Kur’ân-ı azîm-üş-şânı cünüb olduğun hâlde okuma. Rükû’ ve secdede Kur’ân-ı kerîmi okumıyasın. Saçlarını başın üstünde topladığın hâlde nemâz kılmıyasın.)
10– Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! Gayretli ol ki, Allahü teâlâ gayretli olanı sever. Sahî [cömert] ol ki, Allahü teâlâ sahî [cömert] olanı sever. Cesâretli ol ki, Allahü teâlâ ve tekaddes şecâ’ati sever. Eğer bir kimse senden bir hâcet istese, onun hâcetini bitir. Eğer o kimse o hâcete lâyık değil ise, sen hâcet bitirmeğe lâyıksın!)
11– Alî “kerremallahü teâlâ vecheh” hazretleri rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! İnsanlar, Allahü teâlâ hazretlerine yaklaşıyoruz diye çalışıp-kazandıkları zemân, sen akl kesb eyle, tâ onlara sebkat edesin [onlardan ileri geçesin.] Allahü teâlâya dünyâda ve âhıretde yaklaşmak derece ve kıymetinin onlardan önde olması için gayret edesin.)
12– Hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! Baş ağrısı seni râhatsız edecek kadar olursa, iki elini başın üzerine koyup, sûre-i Haşrın âhırini [sonunu] oku. “Lev enzelnâ” âyet-i kerîmesinden sonuna kadar oku.)
13– Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder. Resûl-i ekrem ve Nebiyyi muhterem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! Yalan söylemekden sakın. Eğer zan edersen ki, o yalan seni kurtarır, yalan söyleme. Sana doğru söylemek lâzım olsun. O doğru seni helâk edecek bile olsa, doğru söyle.)
14– Hazret-i Alî “kerremallahü teâlâ vecheh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Yâ Alî! Beş kelime ki, Cebrâîl bana ta’lîm etmişdir. Onları sana ta’lîm etmemi mi seversin. Yoksa emr edeyim sana beş keçi versinler, bunu mu seversin!) Hazret-i Alî dedi, (Yâ Resûlallah! Ben o beş kelimeyi severim.) Buyurdular ki: (Ey mahlûklara rızk veren! Ey fakîrlere rahmet eden! Ey zor durumda olanları kabûl eden! Ey mü’minlerin Velîsi! Ey rahmet edenlerin en rahîmi! Bana rahmet et, acı.)
15– Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Yâ Alî! Perşembe gününde bıyığını kırk ve tırnağını kes. Koltuğunu yol, kasığını traş eyle. Cum’a günü temiz elbise giy! Güzel koku isti’mâl eyle [sürün, kullan].)
16– Nizâmüddîn Abdül’vâhid ibni el Fadl el-Fermâdî, ceddi Ebûl Kâsım Gürgânîden isnâd ile, o da Mûsâ Kâzım bin Ca’fer Sâdık bin Muhammed Bâkır bin Alî Zeynel’âbidîn bin Hüseyn bin Alî bin Ebî Tâlibden “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir. Hazret-i Resûl-i ekrem ve nebiyyi muhterem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki, (Yâ Alî! Mercimek yemeğine devâm et ki, yetmiş Nebî mercimek yidiler ve ona bereket ile düâ etdiler. Sonuncuları Îsâ bin Meryemdir “alâ Nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm”.)
Hadimi Hazretleri'nin Cenazesi'nin Yıkanması ve Tekfin İşlemleri
-
Devrinde, Anadolu'nun ilim, irfan ve marifet hayatında hemen hepsi de birer
yıldız gibi parlayan birçok talebelere icâzetnâme vererek, memleket ve
millet...
10 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder