27 Temmuz 2010 Salı

Sİyah kölenİn elİnİ kesmesİ ve bİİznİllâh tutdurması

Yetmişyedinci Menâkıb:

İmâm-ı Fahreddîn-i Râzî “rahimehullahi teâlâ” (Tefsîr-i kebîr)de nakl etmişdir. Emîr-ül mü’minîn Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin sevenlerinden birisi bir siyâh köle idi. Bir gün onu hırsızlık yaparken tutup, hazret-i Alîye getirdiler. Hazret-i Emîr-ül mü’minîn sordu ki, (Sen mi hırsızlık etdin.) Evet ben hırsızlık yapdım, dedi. Elini kesdi. O siyâh köle, hazret-i Emîrin meclisinden çıkıp, gitdi. Yolda Selmân-ı Fârisî ve İbni Zekvâna “radıyallahü teâlâ anhümâ” rastladı. İbni Zekvân o siyâh köleye, elini kim kesdi, dedi. Siyâhî dedi ki: Emîr-ül mü’minîn kesdi. İbni Zekvân dedi: O senin elini kesdi, sen onu medh ediyorsun. Dedi ki, niçin medh etmiyeyim ki, muhakkak elimi hak üzerine kesdi ve beni Cehennem ateşinden halâs eyledi. Selmân “radıyallahü teâlâ anh” bu sözü siyâh köleden işitip, geldi, Alîye “radıyallahü teâlâ anh” haber verdi. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” o siyâh köleyi çağırdı. O kesilen elini yine bileği üzerine koydu. Bir mendil ile örtdü. Düâ etdi. Sonra bir ses işitdik, gökden ki, hazret-i Emîre emr eyledi. Örtüyü kaldır. Örtüyü aldı. Eli Allahü teâlânın izni ile önceki durumuna gelmişdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder