Yetmişsekizinci Menâkıb:
Kûfe ehâlisi dediler ki: Yâ Emîr-el mü’minîn. Fırat suyu bu sene azdı. Çok ekinleri zâyi’ eyledi. Ne olur, Allahü teâlâ hazretlerinden dileyesin ki, su az olsun. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” se’âdethânelerine girdi. Halk kapıda beklerler idi. Sonra dışarı çıkdı. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin cübbesini üzerine giymiş, mubârek sarığını başına koymuş, asâsını eline almışdı. At istedi. Ata bindi. Orada olanlar ve çocuklar etrâfında olmak üzere, Fıratın kenârına geldiler. Aşağı indi. İki rek’at nemâz kıldı. Durdu. Asâyı mubârek eline aldı, köprünün üstüne çıkdı. Hasen ve Hüseyn “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretleri de berâber çıkdılar. O asâ ile sudan tarafa bir def’a işâret eyledi. Su bir mikdâr azaldı. Buyurdu ki, bu kadar kifâyet eder mi. Hepsi dediler, yâ Emîr-el mü’minîn, kifâyet eder.
Hacı Veyiszâde Hoca Efendinin Kelimelerdeki Nezaketi
-
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Eski Üyesi ve Diyanet
İşleri Başkanlığı Eğitim Merkez Konya Şubesi Müdürü Dr.Ahmet Baltacı Hacı
Veyisz...
12 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder