29 Mart 2010 Pazartesi

RÜŞD

Rüşd sözlükte; ma'kul davranmak, doğru yolu bulmak anlamına gelir. Mecelle'deki tarifi şöyledir: "Rüşd, malın muhafaza hususunda takayyüd ederek sefeh ve tebzirden tevakki eden kimsenin vasfıdır" (mad. 946. 947). Küçük, büluğa reşid olarak ulaşırsa; malı kendisine verilir ve üzerinden hacr kalkar. Ancak mal teslim edilirken şahit bulundurmak, daha sonra çıkabilecek anlaşmazlıkları önler. Âyette şöyle buyurulur: "Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, verdiğinize dair şahit tutun" (en-Nisâ, 4/6). Çoğunluğa göre, böyle bir kimseden hacrin kalkması hâkim kararını gerektirmez (el-Kâsânî, a.g.e., 170; İbn Rüşd, a.g.e., II, 277; İbn Kudâme, a.g.e., IV, 457 vd).

Mümeyyiz küçük büluğ çağına, reşid olmaksızın girerse malı kendisine teslim edilmez. Aptallık sebebiyle hacri devam eder. Nisâ sûresi altıncı âyette buna işaret vardır. Saîd b. Cübeyr (ö. 95/713); "Kişi sakalından tutulur ama reşid olmayabilir" demişlerdir. Sefâhet devam ettikçe kişi altmış yaşına da girse hüküm değişmez. Âyette şöyle buyurulur: "Allah'ın, yaşayışınızın sebebi kıldığı mallarınızı, aklı zayıf olanlara (süfehâ) vermeyin" (en-Nisâ, 4/5).
Ebû Hanife'ye göre, reşid olmadan büluğa erenler yirmi beş yaşına kadar hacr altında kalırlar. Sonra reşid olmasa da malları kendilerine verilir. Aksi halde, insanın şerefi ayak altına alınmış olur. Âyette şöyle buyurulur:
"Yetim, rüşdüne erinceye kadar, onun malına en güzel yolun dışında yaklaşmayın" (el-En'âm, 6/ 152). Yirmibeş yaş, dede olabilecek bir yaş olup, kişi bu yaşta son olgunluk çağına ulaşmış bulunur. Tasarruftan alıkoymanın amacı te'diptir. Bu yaştan sonra çoğunlukla te'dip gerçekleşmez (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 171; İbnü'l-Hümâm, a.g.e., VII, 316; el-Meydânî, a.g.e., II, 69).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder