31 Mart 2010 Çarşamba

CAHİLİ HAKİMİYET – 1

İslâmî anlamıyla hâkimiyetin dışında kalan her türlü hâkimiyet ve İslâm'ın değer yargıları dışında kalan her türlü değerlendirmeye ad olan "câhilî hakimiyet"in mahiyeti hakkında İbn Kesîr sözkonusu âyet ile ilgili olarak şöyle der:

"Cenâb-ı Allah, her türlü hayrı kapsayan ve her türlû şerden uzak tutan Allah'ın sapasağlam hükmünü bırakıp onun dışında kalan ve şahıslar tarafından Allah'ın şerîatine dayanmaksızın konulmuş görüş, hevâ ve ıstılâhlara yönelen kimselerin bu davranışını reddetmektedir. Nitekim câhiliye dönemi insanları da böyle yapıyor, kendi görüş ve hevâlarından hareketle ortaya attıkları dalâlet ve cehâletlerle hüküm veriyorlardı. Moğolların da yaptıkları bu idi. Onlar kendilerine yasak (yasa) koyan kralları Cengiz Han'ın hükümlerine göre yönetiyorlardı. Bu Yasak'ı ise Cengiz, yahudi ve hristiyan şerîatlerinden, İslâm dininden ve başka dinlerden yararlanarak meydana getirmişti. Orada sırf kendi görüşü olan ve hevâsından kaynaklanan hükümler de vardı. İşte onun bu Yasak'ı (Yasası) soyundan gelenler arasında uyulan bir şerîat olmuştu. Onlar Allah'ın kitabı ve Rasûlünün sünneti ile hükmetmeyi bir kenara bırakıp "Yasak" ile hükmediyorlardı. Her kim böyle yaparsa o kâfirdir; Allah'ın ve Rasûlünün hükmüne geri dönüp, az ya da çok hiçbir konuda onların dışında hiçbir şeyle hükmetmemek çizgisine gelinceye kadar onunla savaşmak farzdır' (İbn Kesîr, Tefsîrü'l Kur'âni'l-Azim, Beyrut 1388/1969, II, 67).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder