İslâm nazarında, hakkın kaynağı ilâhi iradedir. Bu yüzden İslâm'da haklar, kendisinden şer'î hükümlerin çıkarıldığı kaynaklara (kitap, sünnet, icmâ, kıyas) dayanan ilâhi ihsanlardır. Bir delile dayanmayan şer'î haktan söz edilemez. Hakkın kaynağı Allâhü Teâlâ'dır, çünkü ondan başka hâkim yoktur.
Dînî haklarda, hakkın sahibi Allah, diğer haklarda gerçek veya tüzel (hükmî) kişilerdir. İslâm hukukuna göre şahsiyet, sağ doğmak şartıyla, çocuğun ana karnına düştüğü andan başlar ve cenini suç işleme yoluyla düşürene bazı cezalar uygulanır. Hanefîlere göre çocuğun yarıdan fazlasının doğması, sağ doğum sayılır. Diğer fakihler ise, sağ sayılmak için çocuğun tam olarak doğmasını ve annesinden ayrılmasını şart koşarlar. İşte sağ doğmak şartıyla cenin, daha ana karnında iken bazı'medenî haklardan yararlanır. Örneğin; Mirasçı olur ve mirastan büyük pay ayrılarak bekletilir. Lehine vakıf ve vasiyyet geçerlidir (İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, IV 455).
Mecmeu'l Bahreyn Abidesi - Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin Buluştuğu Yer,
Karatay, Konya
-
*Mecmeu'l Bahreyn Abidesi - Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin Buluştuğu Yer*
Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin buluştuğu yer, yani Mecmau'l Bahreyn
Abide...
14 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder