30 Mart 2010 Salı

HALÎMETÜ'S-SA'DİYYE

Peygamber efendimizin süt annesi. Tam adı, Halîme bint Ebî Züeyb şeklindedir. Hevâzin kabîlesinin Benû Bekr kolundan Sa'd oğulları boyuna mensup idi. Sa'doğulları, Mekke yakınlarında Hudeybiye civarında bâdiyede yaşıyordu.
Havası ve suyu güzel bâdiyelerde yaşayan kadınlar, bir geçim kaynağı olarak büyük şehirlere gelip süt annelik yapmak üzere yeni doğan çocukları alıp bâdiyeye götürürlerdi. Mekke'de de zengin eşrâf aileleri çocuklarını böyle bir süt anneye vermeyi âdet edinmişlerdi.

Peygamber efendimizin doğduğu yıl, Halîme de eşi el-Hâris b. Abdiluzzâ es-Sa'dî ile Mekke'ye gelmiş ve iyi bir ücret alabileceği uygun bir çocuk aramıştı. Peygamber efendimizin babası Abdullah daha önce öldüğünden bu yetim çocuğun ailesinden umduğu ihsânı göremeyeceği tereddüdüne rağmen Halîme, başka çocuk bulamadığı için eli boş dönmektense bu yetimi yurduna götürmeye karar verdi. Ancak memleketlerinde dönüş ânından itibaren Halîme, bu çocuk sâyesinde büyük bir bereket ve saâdete ulaştığını idrâk etmişti.
Halîme, Peygamber efendimizi iki buçuk veya diğer bir rivâyete göre beş yaşına kadar yanında büyüttü. Bu arada Rasûlullâh'ın başından göğsünün yarılması (Şakku's-Sadr) olayı geçti. Bu olaydan sonra Halîme, çocuğu getirip annesi Âmine'ye teslim etti.
Yıllar sonra Halîme, Peygamber efendimizin Hz. Hatice ile evliliğini tâkip eden günlerde tekrar Mekke'ye gelip Rasûl-ü Ekrem'i ziyaret etmiş ve yurtlarındaki kıtlıktan ve geçim sıkıntılarından şikâyette bulunmuştu. Bunun üzerine Hz. Hatice, Halîme'ye 40 koyun hediye etti. Rivâyete göre Halîme ve eşi Hâris, nübüvvetinden sonra Peygamber efendimize gelip görüşmüşler ve müslüman olmuşlardır. Sahâbe biyografisine âit kaynaklar da Halîme'yi Hz. Peygamber'e iman eden ve O'nunla görüşen kadınlar arasında zikrederler (İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, Mısır 1328 h., IV, 274). Ayrıca Huneyn Gazvesi sonunda Peygamber efendimiz Cirâne'de ganimetleri taksim ederken Halîme'nin Rasûlullah'ın yanına geldiği, bunun üzerine Hz. Peygamber'in hürmetle kalkıp süt annesini karşıladığı ve oturması için ona ridâsını çıkarıp yere serdiği nakledilir.
Bu rivâyetten Halîme'nin 8/630 senesinden daha sonraki bir tarihte vefât etmiş olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Ahmet ÖNKAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder