İlk peygamberden itibaren insanların bir bakıma Allah'ın hâkimiyetini kabul etmek üzere dâvet edileğeldikleri, Kur'ân'ın bize bildirdiği gerçeklerdendir. Ancak insanların zaman zaman birtakım tâğûtların câhilî egemenlikleri altında yaşadıkları, onların hükümlerine isteyerek ya da istemeyerek itâat ettikleri de bir gerçektir. Aynı vâkıa ile insanlık, günümüzde de karşı karşıya bulunmaktadır.
Hâkimiyet Allah'ın olmayınca, hükümlerde adâlet ve değer yargılarında isabet olmayacağı yani "sırat-ı mustakîm" üzere gitmeye imkân bulunmayacağı gibi; insanlığın şeref ve haysiyetine yakışmayan, insanı alçaltan bir çok durum da söz konusu olacaktır. Bunların bazısına âyet-i kerimelerin ışığında işaret edelim:
a) Hâkimiyet Allah'ın olmayınca, egemenler ilâhlık ve rablık konumunda, egemenlik altında bulunanlar ise kulluk konumunda olurlar.
Kur'ân-ı Kerîm hristiyan ve yahudi din adamlarının Allah'ın dinini değiştirip O'nun hükümlerine aykırı hüküm koymalarının kabul edilmesini onları "rab olarak" tanımak şeklinde değerlendirirken (et-Tevbe, 9/31); Hz. Peygamber (s.a.s) de bu durumun, din adamlarının Allah'ın hükümlerine aykırı olarak helâl ve haram kılmalarının kabul edilmesi suretiyle ortaya çıktığını belirtmiştir (Tirmizî, Tefsir (9. sure), 10).
Nitekim Hz. Musa (a.s.) da Firavun'un İsrailoğullarını egemenliği altında tutmasını, onları "kul edinmek" olarak nitelendirmiştir (eş-Şuarâ, 26/22).
Hacı Veyiszâde Hoca Efendinin Kelimelerdeki Nezaketi
-
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Eski Üyesi ve Diyanet
İşleri Başkanlığı Eğitim Merkez Konya Şubesi Müdürü Dr.Ahmet Baltacı Hacı
Veyisz...
12 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder