31 Mart 2010 Çarşamba

"ALLAH'IN HÂKİMİYETİ"NİN ÇEŞİTLİ YÖNLERİ – 6

Kısacası, anlaşmazlık konuları Allah'ın ve Rasûlü'nün hükümlerine havâle edilmedikçe ve bu hükümleri çerçevesine havâle edilmedikçe ve bu hükümlere razı olunup tam bir teslimiyetle uyulmadıkça, imanın varlığından söz edilemez (en-Nisâ, 4/65).

Hz. Peygamber'in hüküm vermek yetkisi ile ulû'l-emr ile müctehidlerin çıkardıkları Allah'ın hükümleri çerçevesi içerisindeki ilmî ictihadlarının, esasen Allah tarafından tanınmış ve sınırları tâyin edilmiş olduğundan bağımsız bir teşrî' olarak kabul edilemeyeceğini ve Allah ile birlikte ve O'nun hükmüne eş değerde hüküm koymak yetkisine sahip olmadıklarını ayrıca belirtmeye gerek yoktur. Onların bu yetkileri, sınırları ile birlikte yine Allah tarafından tâyin ve tesbit edildiğinden, O'nun kanunî hâkimiyeti yine mutlaktır ve ortaksızdır.
e) Siyasal Hakimiyet:
Kanunî hâkimiyete siyasal alanda yürürlük kazandırmak ve onun geçerliliğini sağlamak olarak tarif edebileceğimiz "siyasal hâkimiyet"i elinde bulunduran makama "hilâfet" denilmektedir.
Şanı yüce Allah ilk insan -ve dolayısıyla onun soyundan gelecek olanları da- yeryüzünde halife olarak yaratmıştır (el-Bakara, 2/30; Fatır, 35/39). Halifelik, başkasının yerine onun adına görev yapmak veya tasarruflarda bulunmak demektir. Halife ise, başkası tarafından kendi adına iş görmek üzere görevlendirilen kişiye denir. İşte bu mânâda bütün insanlar Allah'ın tâyin ettiği halifelerdir. Allah'ın hükümlerinin uygulanmasının ise belirli bir yapılanmayı gerektireceği açıktır. İşte bu yolla yüce Allah'ın hükümleri yürürlük kazanır ve siyasal hâkimiyeti uygulama alanı bulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder