Elliyedinci Menâkıb:
Âişe-i Sıddîka “radıyallahü teâlâ anhâ” hazretleri rivâyet eder: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, bir gece mubârek başını, benim yanıma koymuşdu. Mubârek gözlerini yıldızlara dikmişdi. Ben aya bakdım ki, Resûlullah hazretlerinin mubârek yüzü aydan güzel idi. Bir damla su [gözyaşı] benim gözümden mubârek yüzü üzerine düşdü. Benden tarafa bakıp, buyurdu ki: Yâ Âişe, ne oldu sana. Dedim: Ben senin yüzüne ve aya bakdım. Senin yüzün aydan dahâ nûrlu olduğunu gördüm. Vay o kimseye ki [ya’nî o kimseye acınır ki] kıyâmet günü senin yüzünü görmesin ve senin şefâ’atinden mahrûm kalsın. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, yâ Âişe! Hüdâ-i azze ve celle güneşin ve ayın nûrunu benim nûrumdan yaratdı. Niçin teaccüb edersin [hayret edersin], benim yüzümün nûruna ki, yıldızları ve levhi ve kalemi ve onsekizbin âlemi benim nûrumdan yaratdı. Ben dedim; Yâ Resûlallah! Sen yıldızlara niçin bakardın. Buyurdu ki, yâ Âişe! Benim Eshâbım arasında, bir recül [mevki’ sâhibi] vardır ki, hergün yıldızlar adedince, onun tâ’atini göğe götürürler. Ben yıldızlara bakdım ki, adedini Allahü teâlâ hazretlerinden başka bir ferd bilmek ihtimâli yokdur. Âişe “radıyallahü teâlâ anhâ” zan etdi ki, benim babamı murâd ederler. Dedi ki, yâ Resûlallah! O recül [mevki’ sâhibi] kimdir. Buyurdular: O Ömer bin Hattâbdır “radıyallahü teâlâ anh”. Ömer bin Hattâbın “radıyallahü teâlâ anh” tâ’ati ise babanın tâ’ati yanında, deryâdan bir damla gibidir.
Haberde gelmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, Cebrâîl aleyhisselâm hazretlerine buyurdular ki: Bana Ömer bin Hattâbın fazîletlerinden haber ver. Cebrâîl aleyhisselâm buyurdu ki: Yâ Muhammed! Nûh aleyhisselâmın Peygamberliği müddeti olan dokuzyüzelli sene seninle otursam, Ömer bin Hattâbın fazîletlerini beyân etsem, bir cüz’ünü beyâna kâdir olamam. Ömerin fazîleti [üstünlüğü], Ebû Bekrin fazîleti yanında, yıldızlar arasında bir yıldız gibidir.
Âlimlerden ba’zısı derler, her kim ki, hazret-i Bilâlin fazîletlerini anlatırım der ise, anlatamaz. Hâlbuki Bilâl-i Habeşî, Ebû Bekr-i Sıddîkın azâdlısı idi. Bendenin [kölenin] fazîleti bu kadar olur ise, hâcenin [efendinin] fazîleti ne kadar olur, düşünmek gerek. Haberde gelmişdir ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki, Mi’râca vardığım gece, Cebrâîl aleyhisselâm ile arş altında, bir na’lın sesi işitdik. Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki, bu Bilâl-i Habeşînin “radıyallahü teâlâ anh” na’lını sesidir ki, seher vaktinde onun ile mescide gider.
Abdullah Bin Abbas Camii'nin Fotoğrafları - 2, Tâif, Suûdî Arabistan
-
*Abdullah Bin Abbâs Camii, Taif, Suudî Arabistan*
*(مسجد عبدالله بن العباس بالطائف)*
*Mescidin Minberi*
*Mescidin İçi*
*Mescidin İçinden Bir Görünüm*
*...
1 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder