28 Mart 2010 Pazar

HACİZ, HACZ – 5

Malikî hukukçular, ikinci bir görüşte yalnız ödeme tarihi gelmiş borç, malını aştığında hacre gerekli gördüğü gibi, vadesi gelmiş ve gelmemiş borçlar toplamı, mal varlığını aştığı zaman da borçlunun hacrini câiz görüyor. Ancak borçlu temerrütte bulunmazsa yani imkân nisbetinde borcunu ödemekten kaçınmazsa hacrine karar verilmez.
Şâfiî hukukçular borçlunun gideri gelirinden fazla olunca ve iflâs âlametleri belirince, malı, vadesi gelmiş borçlarını ödemeye yeterli olan borçlunun dahi hacredilmesini câiz görüyor. Aynı mezhebe göre borçlu, hâkime başvurarak kendini hacrettirebilir.

Bütün mezhebler hacr altına alınan borçlunun mallarının satılacağı; bozulması ve değişmesi muhtemel olanların hemen satılacağı, diğerlerinin en yüksek fiyatla satılması hükmünde ittifak hâlindedirler. Hanefî ve Mâlikîlere göre hacr, yalnızca hacre hükmedildiği zaman mevcut bulunan malları kapsadığı halde, Şâfiî ve Hanbelî hukukçulara göre, yeni bir hacr kararı alınmaksızın, sonradan edinilen mallarda da eski alınan hacr kararı uygulanabilir. Ebû Hanife, mahcurun mallarının zorla satışını câiz görmez; onu satıp borcunu ödemeye zorlamak maksadıyla hapsedilmesini câiz görür. İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed ise hem zorla satışı (haczi) hem de hapsi câiz görürler.
Hacr altına alınan borçlunun zanaat ve iş aletleri ve nafakası için gerekenler satılmaz. Bu hususta bütün İslâm hukukçuları görüş birliğindedirler. Mâlikî ve Şâfiîlere göre oturduğu ev satılır. Hanefî ve Hanbelilere göre satılmaz. Üç mezhebe göre malları haczedilerek satılan borçlunun, diğer borçların ödenmesi için çalışmaya zorlanmaz. Hanbelilere göre ise çalışmaya zorlanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder