4 Temmuz 2010 Pazar

Bütün yakınlarının müslİman olduğu

Kırkıncı Menâkıb: 

(Tefsîr-i Beydâvî)de, Beydâvî hazretleri “rahimehullah” buyurmuşdur ki, bu âyet-i kerîme ki, meâlen (Biz insana, babasına ve anasına ihsân etmeği emr etdik ki, onun annesi, onu karnında zorluklara katlanarak taşımış, güçlükle doğurmuşdur. Taşınması ve sütden kesilmesi otuz ay sürer. Sonunda erginlik çağına erince ve kırk yaşına varınca; Rabbim! Bana ve anne ve babama verdiğin ni’mete şükr etmemi ve benim hoşnud olacağım fâideli bir amel yapmamı nasîb eyle. Bana verdiğin gibi soyuma da salâh ver. Sana döndüm, ben kendimi Senin yoluna adayanlardanım; demesi îcâb eder. İşte, işlediklerini en güzel şeklde kabûl etdiğimiz ve kötülüklerini magfiret etdiğimiz bu kimseler, Cennetlik olanlar ile berâberdir. Bu, verilen doğru bir sözdür) buyuruldu. Rivâyet olunmuşdur ki, bu âyet-i kerîme Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hakkında nâzil olmuşdur. Zîrâ Ebû Bekrden “radıyallahü teâlâ anh” başka, muhâcirden ve ensârdan kendisi ve babası ve anası ve zevcesi ve evlâdı islâm nûru ile nûrlanan yokdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder