1 Temmuz 2010 Perşembe

Meçhûl Bir Set

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.” (Furkan, 53)

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir.” (Ebû Dâvûd, Tahâre, 41; Tirmizî, Tahâre, 52)

Son keşiflerde Akdeniz ile Atlas Okyanusu’nun birleştiği Cebel-i Târık Boğazı’nda, sanki suların birbirine karışmasına mânî olan meçhûl bir set, görünmeyen bir perde olduğu tespit edilmiştir. Böylece iki denizin suyu birbirine karışmamakta, her iki taraf da aslî karakterini muhafaza etmektedir. Kaptan Cousteau, daha sonra, farklı yapıdaki bütün denizlerin birleşme noktalarında aynı su perdesinin bulunduğunu tespit etmiştir.

Mr. A. Brawn, denizlerle ilgili bu ve benzeri âyetlerle karşılaşmıştı. Hem tuzlu hem tatlı sudan taze et, inci ve mercan çıkarıldığını; iki denizin birbirine kavuştukları halde husûsiyetlerinin birbirine karışmadığını; yelkenli gemilerin rüzgâr ile yürüdüğünü… İfade eden âyetleri tefekkür eden bu İngiliz, Hint kıyı şehirlerinden birine varınca oradaki bir müslümana:

“–Sizin peygamberiniz Muhammed, denizlerde seyahat etti mi?” diye sordu. O da:

“–Hayır, bildiğimize göre o denizlerde seyahat etmemiştir” dedi.

Bu cevap üzerine İngiliz gemici, Kur’ân’ın vahiyden başka bir yolla Peygamber Efendimiz’e gelemeyeceğine kanaat getirdi. Kur’ân’ın tevhîd ve hukûka dâir âyetlerini tefekkür edip bunları Tevrat ve İncil’deki sözlerden daha doğru ve anlamlı bularak kendi kendine müslüman oldu. Daha sonra Mısır’a gidip âlimlerle görüştü. (Reşit Rızâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, XI, 341-342; Prof. Dr. Süleyman Ateş, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 220.)(Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yay.)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

ed-Dârr: Zarar verenleri ve zararlı yönleri de olmak üzere her şeyi yaratan, elem verici şeyleri de halk eden demektir.

Kısa Günün Kârı

Bu dünya, ibret almak için yaratılmıştır. Onda bulunan her bir şeyden ibret almak, aklın ta kendisidir. Öyleyse aklını kullanarak alınacak her şeyden ibret nasibini al. Gözünü ibret mahalline çevir.

Lügatçe

tefekkür: Düşünme, zihin yorma; düşünülme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder