2 Temmuz 2010 Cuma

Hz. Ebu Bekir (R.A.)'in Mağarada Cennet ırmağından su İçmesi

Onuncu Menâkıb: 

O mağarada bir müddet kaldılar. Orada Ebû Bekr “radıyallahü anh” hazretleri aşırı derecede susadı. Harâreti had safhâya gelince, Sultân-ı Enbiyâya arz etdi. Buyurdular ki, yâ Ebâ Bekr! Dışarıya çık. Mağaranın önünden akan nehrden murâdınca [doyasıya] iç. Yüksek emrleri üzerine dışarı çıkıp, gördü ki, bir ırmak akar. Kardan soğuk ve hem beyâz. Baldan tatlı ve kokusu miskden güzel. Arzû etdiği kadar içip, geri geldikde, dedi ki: Yâ Resûlallah! Bu ne hayât suyudur ki, bu dağın başında hâsıl olmuş ve yaratılanlardan bir fert görmüş değildir. Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu: Allahü teâlâ hazretleri Cennet ırmağı ile vazîfeli olan meleğe, tâ Cennet-i firdevsden; akarsuyu getirip, bu mağara önünde akıtsın ve Ebû Bekr-i Sıddîk kulu, ondan murâdınca içsin diye emr etdi. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” bu sözleri işitdiği zemân çok neşelenip, dedi ki, babam ve anam sana fedâ olsun. Ebû Bekrin Hak sübhânehü ve teâlâ katında bu kadar mertebesi var mıdır ki, onun için, Mekke dağında, Cennetden ırmak akıtır. Hazret-i şefî’ül müznibîn Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” (Evet, yâ Ebâ Bekr, Allahü teâlâ hazretleri katında dahâ ziyâde kadrin vardır. Beni hak Peygamber gönderen Allahü teâlâya yemîn ederim ki, sana buğz eden kimseler Cennete giremezler. Onların yetmiş yıl kadar ameli olsa da!) buyurdular.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder