1 Temmuz 2010 Perşembe

Bir Milletin İstikbaline Bak!

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur. Umulur ki düşünürsünüz.” (Mü’min, 67)

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganîmet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve ölümünden önce hayâtını!” (Hâkim, el-Müstedrek, IV, 341; Buhârî, Rikak, 3; Tirmizî, Zühd, 25)

Gençler Milletin Nabzıdır

Bir milletin istikbâlini önceden görebilmek kerâmet değildir. Zîrâ gençlerin temâyüllerini seyretmek, bunu teşhis için kâfîdir. Her devrin gençliği kendi karakterine uygun bir şekilde enerjisini harcayabileceği ayrı bir heyecan âleminde yaşar. Bu yaşayış da bütün bir milletin âdeta nabzı olur. Başka bir ifadeyle her millet, gençliğinin his ve fikir dünyasına göre şekil alır. Eğer bir millette gençler güçlerini hayır, mâneviyât, fedâkârlık ve fazîlet yolunda sarf ediyorlarsa, o milletin istikbâli mükemmeldir. Aksine gençler, güç ve kuvvetlerini nefsâniyete, yani kaba kuvvete esir ve râm ediyorlarsa, âkıbet hezîmettir. (Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, 2008,Ekim)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna

el-Bâıs: Gönderen, uyandıran ve dirilten.

Kısa Günün Kârı

Bugün spor yap!

Lügatçe:

temayül: Meyletme, eğilme, bir yana çarpılma.
râm: İtaat eden, boyun eğen, kendini başkasının emirlerine bırakan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder