25 Haziran 2010 Cuma

Rüyâdaki Lütuf

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.” (Mâide, 58)


Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“İnsanlar ezân okumanın ve namazda ilk safta bulunmanın sevâbını bilselerdi ve bunları yapabilmek için de kur’a çekmek zorunda kalsalardı, mutlakâ öyle yaparlardı.” (Buhârî, Ezân, 9, 32; Müslim, Salât, 129)


Allâh Rasûlü (sav), halkı namaza dâvet şeklinin nasıl olması gerektiği husûsunu ashâbıyla istişâre ediyordu.

Bâzısı; “Namaz vakti geldiği zaman bir sancak dikelim, müslümanlar onu gördüklerinde birbirlerine haber versinler.” dedi. Fakat Peygamber Efendimiz bu teklifi beğenmedi.

Yahûdî borusu çalınması teklif edildi, onu da beğenmedi: “Bu, yahûdîlerin âletidir.” buyurdu.

Çan çalınmasından bahsedildi. Peygamber Efendimiz: “O da hristiyanların işidir.” buyurdu.

Rasûlullâh (sav)’in derdiyle dertlenen, O’nun kaygısı ile kaygılanan Abdullâh bin Zeyd (ra) oradan ayrılıp gitti. Uyku ile uyanıklık arasında iken kendisine ezân-ı Muhammedî lutfedildi. Hemen Rasûlullâh (sav)’in yanına giderek:

“–Ben uyku ile uyanıklık arasında iken biri gelip bana ezânı öğretti.” dedi.

Hz. Ömer (ra) da aynı rüyâyı görmüştü… Bunun üzerine Allâh Rasûlü (sav):


“–Ey Bilâl kalk ve Abdullâh bin Zeyd’in söylediklerini tatbîk et!” buyurdu.

Bilâl (ra) da Abdullâh’ın söylediklerini aynen tatbîk etti ve ezân okudu. (Ebû Dâvûd, Salât, 27/498) (Osman Nûri Topbaş, Hazret-i Muhammed Mustafa (sav)-2, Erkam Yay.)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna

ez-Zâhir: Varlığı, kudretiyle âşikar olan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder