Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.” (Âl-i İmrân, 144)
Rasûlullah (sav) buyuruyor:
“Muhammed’in nefsini kudret elinde bulunduran Allâh’a yemin ederim ki, gün gelecek beni göremeyeceksiniz. O zaman sizden birine, beni kendisiyle berâber görmesi, âilesinden ve malından daha sevimli ve makbul olacaktır.” (Müslim, Fedâil, 142; Buhârî, Menâkıb, 25)
Vâh Benim Peygamberim!
Rasûlullâh (sav)’in vefâtı üzerine müslümanlar mescidde ağlamaya başladılar. Hz. Ömer (ra):
“Hiç kimsenin Muhammed (as) öldü! dediğini duymayayım! Yoksa kılıcımla boynunu vururum! Rasûlullâh (sav), Mûsâ (as)’ın bayıldığı gibi bayılmıştır!..” diyerek konuşmaya devâm etti, öyle ki konuşa konuşa ağzı köpürdü.
Hz. Ebû Bekir (ra), acı haberi alınca hemen atına binip Medîne’ye geldi. Peygamber Efendimiz’in yüzünü açtı. Sonra üzerine kapandı, ağlayarak alnından öptü ve:
“Vallâhi, Rasûlullâh vefât etmiş! İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn: Bizler Allâh’a âidiz! Allâh’ın kullarıyız! Ve bizler yine O’na dönücüleriz! Babam, anam Sana fedâ olsun! Allâh’a yemin ederim ki, Allâh Sana hiçbir zaman iki kere ölüm acısı tattırmayacak! Sen bir kere ölmüş ve mukadder olan ölüm geçidini geçmiş bulunuyorsun! Bundan sonra Sen’in için bir daha ölmek yoktur! Vâh benim peygamberim!” dedi, eğilip Varlık Nûru Efendimiz’in yüzünü öptü. Başını kaldırdıktan sonra:
“Vâh benim dostum!” dedi ve eğilip Âlemlerin Efendisi’nin alnından öptü. “Vâh benim güzîdem, seçkinim!” dedi, tekrar alnından öptü ve:
“Sen sağ iken de güzeldin, vefâtından sonra da güzelsin! Sen’in sağlığın da vefâtın da ne güzel!” diyerek Allâh Rasûlü (sav)’in yüzünün örtüsünü örttükten sonra dışarı çıktı. Hz. Ömer (ra), hâlâ Peygamberimiz’in vefât etmediği yönündeki konuşmasını sürdürüyordu. Hz. Ebû Bekir ona:
“–Otur artık ey Ömer!” dedi.
Hz. Ömer oturmaya yanaşmadı. Hz. Ebû Bekir, sözünü iki üç kere tekrarladı ve konuşmaya başladı:
“Allâh Teâlâ, Peygamberine daha aranızda iken vefât haberini vermişti. Sizlerin de (eceliniz gelince) öleceğinizi haber vermiştir. Rasûlullâh (sav) vefât etmiştir! Sizlerden de hiç kimse sağ kalmayacaktır. Kim Muhammed’e tapıyor ise bilsin ki, Muhammed (as) vefât etmiştir! Kim de Allâh’a ibâdet ediyorsa, hiç şüphesiz Allâh Hayy’dır, ölümsüzdür! (Osman Nûri Topbaş, Hazret-i Muhammed Mustafa (sav)-2, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna
el-Ehad: Bir olan, bir tek olan.
Kısa Günün Kârı
Hz. Peygamber Efendimiz’e Salavât getir ve ruhuna bir Fâtiha oku!
Lügatçe
makbul: 1. Kabul olunmuş, alınmış, alınan. 2. Beğenilen, hoş karşılanan; geçer.
güzîde: Seçkin, seçilmiş, beğenilmiş
Mecmeu'l Bahreyn Abidesi - Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin Buluştuğu Yer,
Karatay, Konya
-
*Mecmeu'l Bahreyn Abidesi - Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin Buluştuğu Yer*
Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin buluştuğu yer, yani Mecmau'l Bahreyn
Abide...
13 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder