25 Haziran 2010 Cuma

Hâk Yolundayken İman

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“(Ey Ra­sû­lüm! İn­san­la­rı) Rab­bi­nin yo­lu­na hik­met ve gü­zel öğüt­le dâ­vet et ve (lü­zû­mu hâ­lin­de) on­lar­la en gü­zel bir üs­lûp­la mü­câ­de­le et…” (Nahl, 125)


Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Ko­lay­laş­tı­rı­nız, zor­laş­tır­ma­yı­nız. Müj­de­le­yi­niz, nef­ret et­tir­me­yi­niz.” (Bu­hâ­rî, İlim 11, Edeb 80)


Ramazan-ı Şerîfte va'z u nasîhat için Erzurum'un bir köyüne davet edilen İbrahim Hakkı Hazretleri'ni alıp köye getirmek üzere bu işleri yapan Ermeni bir hizmetçi ile bir at gönderilmişti. Yola çıkıldı. Fakat binit bir tane olduğundan İbrahim Hakkı Hazretleri, Ömer (ra)'ın Kudüs'e giderken kölesiyle beraber nöbetleşe deveye binmesi hususundaki ahlâk-ı hamîdeyi tatbik etti. Ermeni hizmetçi buna her ne kadar:

"-Köylüler bu durumu işitirlerse, beni azarlarlar; ücretimi de vermezler!" diye itiraz etti ise de, Hazret:

"-Evladım, son nefeste hâlimizin ne olacağı meçhul! Sen köylülerin seni azarlamasından endişelisin, ben ise Allâh huzurunda verilecek olan büyük hesaptan korkuyorum!.." buyurup ata binme işini sıraya koydu.

Hikmet-i ilâhî tam köye girecekleri esnada aynen Hz. Ömer (ra)'in misâlinde olduğu gibi sıra Ermeni hizmetçiye geldi. Köylülerden korkan adamcağız, hakkından feragat ettiğini, ata Hazret'in binmesini ısrarla istediyse de İbrahim Hakkı Hazretleri:

"-Sıra senindir!" dedi ve atın önünde yürüyerek köye girdi.


Halk bu hâli görünce, hemen Ermeni hizmetçinin etrafını sardı ve:

"-Vay densiz! Gençliğine bakmadan ata kurulmuş, ak sakallı şu ihtiyar üstadı yürütmektesin ha! Bu mu senin sadakatin? Biz böyle mi tembih ettik sana?!." şeklinde muhtelif ifadelerle azarlamaya başladı.

Durum bu minvâldeyken İbrahim Hakkı Hazretlerinin mes'eleyi îzâh etmesi üzerine azardan vazgeçtiler. Bu esnada uyanık köylülerden biri Ermeni hizmetçiye seslendi:

"-Be adam! Bu kadar fazileti gördün ve yaşadın! Bari müslüman ol!" dedi.

Ermeni hizmetçi, birkaç dakikalık sükuttan sonra oradakilere şu ibretli cümleyi söyledi:

"-Eğer sizin dîninize davet ediyorsanız, aslâ! Ama şu mübârek zâtın dînine dâvet ediyorsanız, o dîne daha yoldayken îmân ettim bile!.." (Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2001-Nisan)


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna

el-Afüvv: Affeden, affı çok olan.


Kısa Günün Kârı

Hiç kimseye kırıcı söz söyleme!


Lügatçe

ahlâk-ı hamîde: Övülecek huylar.
feragat: Hakkından kendi isteğiyle vazgeçme.
minvâl: Yol, suret, şekil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder