25 Haziran 2010 Cuma

Allah’ın Sevmediği Kimseler

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokman, 18)


Rasûlullah (sav) buyuruyor:

"Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez." (Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091))


Manevî Terbiye Şarttır

Büyük Hak dostu Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri de, bütün İslâm âlemini saran şöhretine ve deryâ misâli engin ilmine rağmen, rivâyete göre bir senelik yolculuğun ardından Abdullâh-ı Dehlevî Hazretleri’nin önünde edeple diz çökmüştür. Bütün gurur ve kibir mesnetlerini gönlünden silip atarak ve nefsinin bütün îtiraz ve iğvâlarını susturarak kendisine verilen abdesthâne temizliği vazîfesini sadâkatle yerine getirmiştir. Böylece tevâzû, yokluk ve hiçlik tâcını giymiş, gördüğü mânevî tahsil neticesinde üstâdının iltifatlarına ve mânevî ikramlara mazhar olmuştur.

Nitekim Dehlevî Haz­ret­le­ri’nin der­gâ­hın­dan ayrılık vakti geldiğinde her iki mânâ sultanının da gözlerinde muhabbet damlaları vardı. Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin gelişi ile gidişi arasındaki fark, çok büyüktü. Zira gelişinde ona hiçlik dersi vermek için karşılamaya bile çıkmayan Abdullâh-ı Dehlevî Hazretleri, şimdi onu bizzat ihtirâm ile yolcu etmekteydi. Hattâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin bütün mahcûbiyetine rağmen Hazret-i Pîr, atın üzengilerini tuttu ve bu azîz talebesini kendi mübârek elleriyle ata bindirdi. Dört millik mesâfeye kadar da uğurladı. Ardından yanındakilere o mübârek talebesi için:

“–Hâlid, her şeyi aldı, götürdü.” buyurdu.

Demek ki insan, ilimde eşsiz bir mertebeye de ulaşsa, onu mâneviyatla tezyîn etmek zorundadır. Bunun için de mânevî terbiye şarttır. Aksi hâlde insan, nefsin gurur ve kibir bataklığına saplanıp helâk olmaktan kurtulamaz. Nefsini ayaklar altına almayan, mânevî kemâlât zirvelerine tırmanamaz. (Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2009-Ağustos)


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna

el-Muktedir: Her şeye gücü yeten


Kısa Günün Kârı

Kibir bataklığına saplanmaktan uzak dur!


Lügatçe

iğvâ: Azdırma, azdırılma, baştan çıkarma, çıkarılma, yolunu şaşırtma.
ihtirâm: Saygı, hürmet.
kemâlât: İnsanın, bilgi ve ahlâk güzelliği bakımından olgunluğu.
tezyin: Süsleme, süslenme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder