Esas itibarıyle "esâtîr"in, Yunanca, "isturya" kelimesiyle ilişkisi olduğu açıktır. Avrupalılar da buna "histoir" demişlerdir. Biz bugün bu kelimeye karşılık olarak 'tarih' sözcüğünü kullanmaktayız. Bunun için, "esâtîr" kelimesi Arapça'dır, fakat "usture"nin Arapça olup olmadığı araştırma konusudur diyenler vardır. Dolayısıyle bu dillerdeki sözkonusu kelimelerin, aynı değilse bile, ortak bir köke sahip oldukları söylenmiştir. Araplarda esasen ''mestûrâtu'l evvelin" demek olan, "esâtıru'l evvelin",
Türklerin "masal", Yunanlıların "misus", Avrupalıların "mit" dedikleri, eski kahramanlık hikâyeleri, tarih öncesi efsaneleri, destanları olarak mülâhaza edilmiş ve uydurma, hurâfeler manasında kullanılmıştır. Bu yönüyle gerçek tarihden ayrılır. Fakat tarih de belli bir zamana kadar mestûrâta dayanmak durumundadır. Çünkü ilk tarihi bilgiler, önce dillerde dolaşan sözlü kaynaklara dayanılarak tesbit edilmeye çalışılmaktadır.
Daha sonra bu bilgiler satırlara geçmeye başlamıştır.
257 - Sarı sarı sarkıp durur, düşeceğim diye korkup durur!
-
Sarı sarı sarkıp durur, düşeceğim diye korkup durur!
*Cevap:*
Ağaçtaki Limon ve Portakal
16 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder