Allahu Teâlâ rızkı, mal-mülk edinmeyi çalışma ve risk esasına bağlamıştır. İnsanların becerileri farklı olduğu, çocuk ve servetler bir imtihan aracı sayıldığı için, servette mutlak eşitlik amaçlanmamıştır. Ayetlerde şöyle buyurulur: "Allah, rızık hususunda kiminizi kiminizden üstün kıldı" (en-Nahl, 16/71). "Şüphesiz Rabbin, dilediği kimsenin rızkını genişletir, dilediğini de daraltır. Çünkü O, kullarının her halinden haberdardır; her şeyi hakkıyle görendir" (el-İsrâ, 17/30) .
"O, sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi imtihan etmek için kiminizi derecelerle kiminizin üstüne çıkarandır" (el-En'âm, 6/165).
Servetlerin gerçek mâliki yüce Allah'tır. İnsan, malı üzerinde vekil ve yed-i emindir. O, serveti, yaratıcının koyduğu sınırlar içinde kazanmak, harcamak ve tasarruflar yapmakla yükümlüdür. Ayetlerde şöyle buyurulur: "Size (tasarruf için) vekâlet verdiği maldan O'nun uğrunda harcayın " (el-Hadid, 57/7). "Onlara Allah'ın size verdiği maldan verin" (en-Nûr, 24/33). Servetinde toplumun hiçbir hakkı bulunmadığını öne süren ve Kapitalizmin sembolü sayılan Karun'u, Allahu Teâlâ yurdu ile birlikte helâk etmiştir: "Sonunda biz onu da, sarayını da yere geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek hiçbir cemaati de yoktu, onun. Bizzat kendini savunmak için gücü de yoktu" (el-Kasas, 28/81).
Küçüğe de büyüğe de hürmet ederdi!
-
Fotoğrafçı Abdullah Ektem, Hacı Veyiszâde Hoca Efendi'yi anlatıyor:
Ben, Hoca Efendi'yi çocukluğumdan beri tanırım.
Elini öperdik.
Hoş sohbet bir insand...
1 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder