28 Şubat 2010 Pazar

FAKİR, FAKİRLİK – 5

Allahu Teâlâ rızkı, mal-mülk edinmeyi çalışma ve risk esasına bağlamıştır. İnsanların becerileri farklı olduğu, çocuk ve servetler bir imtihan aracı sayıldığı için, servette mutlak eşitlik amaçlanmamıştır. Ayetlerde şöyle buyurulur: "Allah, rızık hususunda kiminizi kiminizden üstün kıldı" (en-Nahl, 16/71). "Şüphesiz Rabbin, dilediği kimsenin rızkını genişletir, dilediğini de daraltır. Çünkü O, kullarının her halinden haberdardır; her şeyi hakkıyle görendir" (el-İsrâ, 17/30) .
"O, sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi imtihan etmek için kiminizi derecelerle kiminizin üstüne çıkarandır" (el-En'âm, 6/165).
Servetlerin gerçek mâliki yüce Allah'tır. İnsan, malı üzerinde vekil ve yed-i emindir. O, serveti, yaratıcının koyduğu sınırlar içinde kazanmak, harcamak ve tasarruflar yapmakla yükümlüdür. Ayetlerde şöyle buyurulur: "Size (tasarruf için) vekâlet verdiği maldan O'nun uğrunda harcayın " (el-Hadid, 57/7). "Onlara Allah'ın size verdiği maldan verin" (en-Nûr, 24/33). Servetinde toplumun hiçbir hakkı bulunmadığını öne süren ve Kapitalizmin sembolü sayılan Karun'u, Allahu Teâlâ yurdu ile birlikte helâk etmiştir: "Sonunda biz onu da, sarayını da yere geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek hiçbir cemaati de yoktu, onun. Bizzat kendini savunmak için gücü de yoktu" (el-Kasas, 28/81).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder