İnsanlar Allah'ı ilmen ihâta edemezler (Tâhâ, 20/110). Ancak O'nun nimetlerini ve kudretinin eserlerini düşünmeye takâtleri yeter, O'nun zatının mahiyetini bilemezler (Cürcani, Şerhu'l-Mevakıf, II, 337 vd.). Teklife muhatap olan insanlar O'nu isimleri, sıfatları ve eserleri yoluyla idrak ederler.
Kelâm ilminde Allah'ın selbî sıfatlarından kıdem sıfatıyla muttasıf olarak O'nun ezeli, kadîm olduğu anlatılır. Âlem, bütün parçalarıyla mahluk, hadis ve muhdestir. Varlıklar ya a'yandır ya a'râzdır, ya kadîmdir ya muhdestir.
A'yân, bizâtihi ve kendi başına kâimdir. Kendi kendine kâîm olan da ya mürekkebtir yahut cevherdir. Allah'ın zatı ve sıfatları dışında bütün varlıklar muhdestir. A'raz, bizâtihi ve kendi kendine kâîm olmayan şeydir. Cisim ve cevherler hâdis olur; renkler, oluşumlar, tatlar, kokular böyledir. Âlemin muhdisi, mûcidi, mübdii, muhterii, sânii, hâliki Allahu Teâlâ'dır (Taftazanî, Şerhu'l-Akâid, Haz. Süleyman Uludağ, İstanbul 1980, 123-124). Allah; a'raz, cisim,cevher, sûret, sonlu, çoklu, bölümlü, parçalı, mürekkeb, olmaktan münezzehtir. O'na mâhiyet ve maîyet, keyfiyet ve kemîyet izâfe edilemez. Mekân, yön, cihet, zamanlılık mahlûkâta mahsustur.
Ehl-i Sünnet kelâmında Mâtûridîye ile Eş'ariye arasında fer'i meselelerde birtakım görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Ezelîlik ile ilgili olarak Mâtûridîye; ezelde yok olana ilâhı hitap taalluk etmez, Allah ezelde mütekellim değildir derken; Eş'ariye, ilâhi hitabın ezelde yok olana taalluk edeceğini, Allah'ın ezelde mütekellim olduğunu savunmuştur.
Şamil İA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder