Ondokuzuncu Söz
Risalet-i Ahmediye’ye Dairdir
ÜÇÜNCÜ REŞHA: Eğer istersen gel Asr-ı Saadet’e, Ceziret-ül Arab’a gideriz. Hayalen olsun onu vazife başında görüp ziyaret ederiz. İşte bak: Hüsn-ü sîret ve cemal-i suret ile mümtaz bir zâtı görüyoruz ki; elinde mu’ciznüma bir kitab, lisanında hakaik-aşina bir hitab, bütün benî-Âdeme, belki cin ve inse ve meleğe, belki bütün mevcudata karşı bir hutbe-i ezeliyeyi tebliğ ediyor. Sırr-ı hilkat-ı âlem olan muamma-i acibanesini hall ve şerh edip ve sırr-ı kâinat olan tılsım-ı muğlakını fetih ve keşfederek, bütün mevcudattan sorulan, bütün ukûlü hayret içinde meşgul eden üç müşkil ve müdhiş sual-i azîm olan “Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?” suallerine mukni, makbul cevab verir.
Küçüğe de büyüğe de hürmet ederdi!
-
Fotoğrafçı Abdullah Ektem, Hacı Veyiszâde Hoca Efendi'yi anlatıyor:
Ben, Hoca Efendi'yi çocukluğumdan beri tanırım.
Elini öperdik.
Hoş sohbet bir insand...
13 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder