5 Şubat 2010 Cuma

EBRÂR

Özü, sözü doğru olanlar. Sâdıklar. İyiler. "Bârr" kelimesinin çoğuludur. Kelimenin aslı "berr" olup kara anlamındadır. "Birr"* sözcüğü buradan alınmış olup çok iyilik etmek anlamındadır (Rağıb el-İsfahânı, el-Müfredât fî Ğarîbi'l-Kur'ân, Beyrut (t.y), 40). Buna göre "bârr", çok iyilik eden; "ebrâr" da
çok iyilik edenler, anlamındadır.
Ayrıca "birr" sözcüğünde "şuurlu ve delillere dayalı iyilik etme" anlamı mevcuttur. Bakara sûresinde şöyle buyurulmaktadır: "Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz birr (iyilik) değildir. Asıl birr o (kimsenin iyiliği)dir ki, Allah 'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inandı; Allah rızası için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan (köle ve esir)lere mal verdi; namazı kıldı, zekâtı verdi. Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler, işte doğru olanlar onlardır, (Allah'ın azabından) korunanlar da onlardır" (el-Bakara, 2/177).
Kıble değişikliğinden sonra ehl-i kitap bu mesele hakkında ileri-geri birçok şey söylediler. Kudüs'e yönelmek mi, yoksa Kâ'be'ye yönelmek mi daha hayırlı gibi sırf şekli meseleler konusunda uzun uzadıya tartışmalara giriştiler. Bunun üzerine yukarıya aldığımız âyet-i kerime indi (Ebû's-Suud, İrşâdü'l-Akli's-Selim, I, 193).
Bu âyetle yüce Allah, şeklî meselelerden önce şirkten arınmış temiz ve sağlam bir itikadın gerekli olduğunu; şeklî meselelerin ise bundan sonra geldiğini anlatmaktadır.
Bu âyet ışığında "Ebrâr"ı değerlendirdiğimizde; onlar, önce sağlam her türlü şâibeden uzak bir inanca sahip olup sonra da kalplerine yerleşmiş, taklitten uzak ve bu itikadla birlikte salih amel işleyen kimselerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder