25 Nisan 2010 Pazar

DÜĞÜN

Evlilik münasebetiyle düzenlenen tören ve merasimler. Yeni bir hayat başlangıcı demek olan evlenmelere düğün adı altında düzenlenen eğlence ve törenlerle, neşe ve sevinç içinde girilmesi, dünyanın hemen her yerinde âdet halindedir. Ancak düğün gelenek ve âdetleri milletlere hatta yörelere göre değişiklik gösterir.

Evlilik gibi mühim bir hadisenin başlangıcı olan düğün konusunda İslâm'ın görüşü sorulagelmiştir. İslâm öncesi Arap örfünde bulunan düğün âdeti, İslâmî dönemde de düzeltilerek ve İslâm'a uymayan yönleri kaldırılarak muhafaza edilmiştir. Rasûlullah (s.a.s.) zamanında uygulanan düğün adeti bizim için en güzel örnektir. O halde bu konudaki sünnetleri iyice öğrenmeli ve uymalıyız.


Evlenen çiftlerin yeni hayata neşe içinde geçmeleri, eş-dost ve akrabalarının, hatta tüm din kardeşlerinin bu sevinçlerinde onlara katılabilmeleri için düğün yapmayı Hz. Peygamber (s.a.s.) tavsiye etmiştir. Rasûlullah (s.a.s.) yeni evlenen Abdurrahman b. Avf'a: "Düğün yap, bir koyunla da olsa ziyafet ver. " buyurmuştur. (Buhari, es-Sahih, VI,142) İslâmî bir düğün nasıl olmalı, sorusuna gelince; bu sorunun kesin cevabı verilmiş ve İslâmî bir düğünün hudutları hiçbir zaman kesin olarak çizilmiş değildir. Bu nedenle de dünyanın her yanındaki müslümanlar arasında, İslâm'a uygun olsa da, düğünlerde farklılıklar görülmektedir. Yani müslümanlar müşterek bir düğün şekline sahip değildirler ve bunda da herhangi bir, mahzur yoktur. '

Düğün ve düğün esnasında uyulacak esas; her işimizde olduğu gibi helâl ve haram sınırını gözetmektir. Düğünlerimizde harama kaçmamak kaydıyla, kadınlar ve erkeklerin birbirlerine karışmaması, içki içilmemesi şartıyla eğlenebilirler. Düğünlerde tef* çalınması, şarkı söylenmesi de Peygamberimiz (s.a.s.)'in tasvip ve teşvik ettiği şeylerdendir. Hz. Âişe (r.a.)'dan rivâyet olunan bir hadîste Rasûlullah (s.a.s.) Ensar'dan bir kadının düğününden dönen Hz. Âişe (r.a.)'ye: "Yâ Âişe herhalde düğününüzde eğlence (çalgı) yoktu, halbuki Ensar eğlenceyi sever." buyurmuştur. Bir başka rivâyette de: "Tefe vuracak ve şarkı söyleyecek bir cariye göndermediniz mi?" buyurunca Hz. Âişe "(Şarkı olarak) ne söylesin ya Rasûlallah?" demiş, Rasûlullah (s.a.s.) de: "Size geldik size geldik... " diye başlayan bir kaside okumuş ve "Bunu okusun" buyurmuştur (Mansur Ali Nasıf, et-Tac, II-130). Bir başka hadiste de Hz. Peygamber (s.a.s.): "Helâl ve haram nikâh arasındaki fark (helâlinde) tef ve ses (şarkı) bulunmasıdır. " buyurmuştur. (aynı eser).

Düğünlerimizde makûl ölçüde şarkıya ve çalgıya izin verilmişse de bu gibi şeylerde aşırıya kaçmak insanı harama düşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır. Ayrıca, düğünlerde okunacak şarkıların muhtevası inançlarımıza aykırı olmamalı ve isyana, harama teşvik etmemelidir. Çünkü harama vesile olan her şey haramdır.

Habil NAZLIGÜL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder