28 Nisan 2010 Çarşamba

Namaz Dinin Şehâdetidir

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.” (Bakara, 43)


Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Cemaatle kılınan namaz, kişinin yalnız kıldığı namazdan yirmi yedi derece daha fazîletlidir.” (Buhârî, Ezân, 30)


Molla Fenârî, cemâate devam etmemesi sebebiyle Yıldırım Bâyezîd’in şehâdetini kabûl etmeme cesaretini rahatlıkla göstermiş ve sebebini hayretle soran Sultan’a da açık bir şekilde:

“–Sultanım! Sizi cemâatte göremiyorum. Hâlbuki sizler, bu milletin rehberleri olarak ilk safta yer almalısınız. Yâni sizin amel-i sâlih sahibi olmanız gerekir... Şâyet cemâate iştirâk etmezseniz, halka kötü örnek olursunuz ki, bu da şâhidliğinizin kabûlüne engeldir...” cevabını vermişti.


Bu hâdise üzerine, diğer bir rivâyete göre de Niğbolu muvaffakıyetinin bir şükrânesi olarak Yıldırım Bâyezîd, Bursa’daki meşhûr Ulucâmî’yi yaptırdı ve beş vakit cemâate devam eyledi. (Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yay.)


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna

el-Muızz: İstediğini aziz eden.


Lügatçe


iştirak etmek: Katılmak.
muvaffakıyet: Allah'ın yardımıyla başarı gösterme.
aziz: Hiçbir yönden mağlup edilemeyen, her işinde mutlak gâlip gelen, son derece izzetli ve yüce olan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder