Bu konuda fıkıh kitaplarımızda bulabildiğimiz mâ'lûmatlar şunlardır: Bir şeyin alım-satımının yapılabilmesi için onda aranân şartlardan biri de o şeyin "mâl-i mütekavvim" olmasıdır.(bk.. Mecelle md.199) "Mâl-i mütekavvim" olması demek, onunla yararlanmanın mübah olması ve el altında bulunması demektir.(bk. Mecelle md.127) Bununla beraber diğer şartlarını da üzerinde bulunduran(Mevcut, teslim edilebilir ve malum olması gibi. bk. meceIle md.197-204) bir satış eşyasının alım-satımı normal hallerde câizdir. Ancak meselâ bıçâk, "Mütekavvim" bir mal olmakla beraber, "çabuk, şu bıçağı bana sat, falancayı öldürecegim" diyen birine o bıçağı satmak uygun olmaz. Çünkü bu, şerre ve kötülüğe yardım etmek demektir. Bu durumda sahibi o bıçağı satarsa, şartları bulunduğu için alım-satım sahih, aldığıpara da helaldır ama, aynı zamanda bir günah işlemiştir. İşte böyle, bir helalle bir haramın çatıştığı yerde haramdan kaçılır, varsın helâl da işlenmemiş olsun. "Def i mefâsid celb-i menâfi'den evlâdır"( Mecelle md. 30) Allah (cc.) "Iyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkla yardımlaşmayın" ( Mâide (5) 2) buyurur. Işin bir bu yönü vardır. Bir de İslam'ın müslümanın şahsiyetine verdiği diğer yönü vardır. "Kim hangi kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır"(Ebu Davud, libas 4; Ahmed N/50) buyurulmuştur. Bu hadîs-i şerif çok büyük psikolojik gerçeklere işaret eder. Insanlar sevdiklerini ve üstün gördüklerini takdir ederler, onları görmekten hoşlanırlar, ruh ve duygu dünyâları onlarla meşgul olur. Derken düşünceleri; arkasından kiyafetleri, hattâ fizikî görünümleri, karakterleri ve şahsiyetleri onlarla benzeşir. İşte bütün bunlardan ötürü denmiştir ki: . "Ayakkabıcı veya terziye fasıkların giydiği bir model ve kiyafet ısmarlansa ve ısmarlayan buna normalinden de fazla ücret vermeyi teklif etse bunu kabul etmesi hoş değildir, çünkü bu masiyet ve günaha yardım etme demektir."(Kâdihân NI/404) "Bir ayakkabıcıya birisi, mecûsilerin ya da fâsıkların modeli olarak bilinen bir ayakkabı ısmarlasa, ücretini de fazlasıyla verse, dikmesi uygun olmaz, denmiştir. Kezâ, terziye de fâsıkların giydiği bir model ısmarlansa, onun dikmesi de ugun değildir "(Kâdîhan NI/426) "Fâsıkların giymekte olduğu kiyafet istenirse yapmaz."(Bezzâziye VI/359) "Eğlence aleti yapacağını bildiği insana belli bir ağacı satmak, bir zaruret olmaksızın giyeceğini bildiği erkeğe ipek satmak, eşkiya ve yol kesicilere silah satmak da böyledir. Alım-satımın şartları ve rükünleri mevcut olduğu için, alım-satım sahihtir ama, bunu yapan günahkârdır. Cumhurun görüşü budur."(Mustafa Saîd el-Hinn, Eserü'1-Ihtilâf 375 (Ibn Kudâme, Mugni IV/222' Ramli, Nihayetü'1-muhtâc NI/454-455 ten) "Kuyumcunun (sadece erkeklerin kullanabileceği) altın yüzük imal etmesi ve satması günahtır." (Muhammed Sirbinî el-Hatib, Mugnil-muhtâc I/307) "Kasap, (kuruyemişçi), ekmekçi vb. içki mezesinde kullanılacağını bildikleri mallarını satamazlar. Sadece içki kadehi olarak kullanılan kaplar da böyledir. Erkeğe, kendisinin giyeceğini bildiği ipegi satamaz, ama kadına satar: Kumar oynamaları için çocuklara ceviz satamaz..."(Ibn Kudâme, el-Mugnî IV/246) Durum böyle olunca, mesela mayo, özellikle de kadın mayosu satmak uygun olmaz. Çünkü normal olarak mayo sadece yüzerken giyilir ve örtünmesi gereken yerleri tamamen örtmez. Örtünmeye riâyet etmemek fısktır, örtünmeyen de (kadın olsun, erkek olsun) fâsıktır. Fâsıka, fıska ait birşey satmak ise günahtır. Ama diğer kadın ya da erkek iç çamaşırlarında durum böyle olmayabilir. Çünkü onlar gösterilmemesi gereken insanlara gösterilmeden de giyilebilirler. Bu yüzden onların satışının haram olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak çok mahrem çamaşırları karşı cinslerin imal etmesi veya diğer cinse satması (Allahu a'lem) mekruh olmaktan da kurtulamaz. Çünkü bu, şahsiyeti zedeler ve hayâyı ortadan kaldırır. Bu da dolaylı olarak kötülüklere kapı açar. Yani burada mahzur üçüncü basamaktadır, bu yüzden de mekruhtur denebilir.Ama, meselâ içki satışında mahzur birinci basamakta, yani esastadır. Onun için burada hem alışveriş batıldır, gayrı-sahihtir, hem de alınan para haramdır. Fasıkların sadece fıskta kullanacakları elbise ya da eşyayı satmadaki mahzur ise ikinci basamaktadır. Bu yüzden alışveriş sahihtir, ancak bu muameleyi yapmak haramdır ve günahtır. Daha önce geçen örneklerde olduğu gibi. Şapka üretimine ve satımına gelince: Şapka bugün artık Islama muhalefet için, yani fısk için giyilen bir kıyafet olmaktan çıkmıştır, bu yüzden yapılmasında ve alınıp satılmasında bir mahzur kalmamıştır denebilir. Mazıyi hatırlayanların takva yönünü seçmeleri ise ayrı bir husustur. Fötr şapka için ise aynı şeyi söylemek zordur. Çünkü onun bazı tipleri hâlâ Islam dışı inanç sistemlerini temsil ediyor. Sonuç olarak diyebiliriz ki, edebini ve hayasını hâlâ muhafaza eden kadınların özellikle iç çamaşırlarını (sütyen dahil) bütünüyle kendilerinin dikmeleri gerekir. Bu ekonomik açıdan da önemli bir konudur. Ikinci derecede ise hiç olmazsa, erkeklerden satın almamalıdırlar. Keza erkekler de bu tür ihtiyaçlarını kadınlardan temin etmemelidirler. Çarşıda pazarda dalgalandıra dalgalandıra iç çamaşırı seçen, erkek eczacılardan zevkine ve kalıbına göre Orkid beğenen kadınlar eğer birşey kaybetmediklerini sanıyorlarsa, kaybedecek birşeyleri yokmuş demektir. |
Mecmeu'l Bahreyn Abidesi - Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin Buluştuğu Yer,
Karatay, Konya
-
*Mecmeu'l Bahreyn Abidesi - Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin Buluştuğu Yer*
Hz.Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî'nin buluştuğu yer, yani Mecmau'l Bahreyn
Abide...
18 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder