8 Şubat 2011 Salı

Anneler Çocuklarının Eğitmenidir.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir.” (Furkân, 74)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır…” (Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 20.)
Hazret-i Mevlânâ, insanın terbiye neticesinde olgunlaşmasının bir misâlini mecâzî bir üslûpla şöyle anlatır:
“Tenceredeki ham nohuda bak! Ateşte kaynayan sudan canı yanınca nasıl da yukarı doğru sıçramaya başlar, yüzlerce taşkınlık göstermeye koyulur.
(Kendisini pişirip yemek hazırlayacak olan hanıma hâl lisânıyla der ki:)
“–Niçin beni ateşlere salıyorsun? Madem beni satın aldın, ne diye bu hâllere uğratıyor, benim canımı yakıyor, beni horluyorsun?”
Evin hanımı da, nohuda kepçe ile vurarak der ki:
“–Hayır, iyice kayna, adam akıllı piş de, ateşten sıçrayıp kaçmaya kalkışma! Ben seni hor gördüğümden, istemediğimden, sevmediğimden ötürü kaynatmıyorum. Bir tat, bir lezzet elde edesin de gıda hâline gelesin, yenesin, cana karışasın diye kaynatıyorum. Yoksa seni cefâlara salmak, seni horlamak için değil.”
Burada vurgulanmak istenen husus, yetiştirilecek olanlara yanlış şefkat ve merhamet gösterilmemesidir. Çocuğunu eğitmeye kıyamayan anne-babalar, aslında onların dünyalarına da âhiretlerine kıymış olurlar. Eğer kadın, nohudun sızlanmasına kulak assa, o nohut çok geçmeden insanın dişlerini parçalar. Tıpkı bunun gibi mânevî bakımdan ham bırakılan evlâtlar da neticede âileyi de toplumu da felâkete götürürler. (Osman Nûri Topbaş, İnsan Denilen Muamma, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müntekım: İntikam alan, suçluları gerektiği gibi cezalandıran, cezayı da adaleti ile veren, haksızlık etmeyen demektir.
Kısa Günün Kârı
Anne ve babalar çocuklarının eğitimiyle daha fazla ilgilenmeli.
Lügatçe
mecâzi üslûp: Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz. Değişmeceli anlatım, mizahi anlatım.
lisân:
Dil.
cefâ:
Sıkıntı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder