8 Şubat 2011 Salı

Mütevâzı Bir Ömür

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Rahmân’ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde vakar ve tevâzû ile yürürler, câhiller kendilerine (hoşa gitmeyecek) lâflarla sataştığı zaman, «Selâm!» derler (geçerler).” (Furkân, 63)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allâh Teâlâ bana; «O kadar mütevâzı olun ki, kimse kimseye böbürlenmesin; kimse kimseye zulmetmesin!» diye emretti.” (Müslim, Cennet, 64)
Rasûlullah (sav), hiç kimsenin kendisini arkadaşlarından farklı görmesini sevmezdi. Bir sefer esnâsında, ashâbından koyun kesip pişirmelerini istemişti. Sahâbeden biri:
“–Yâ Rasûlallâh, onu ben keseyim.” dedi.
Başka biri:
“–Yâ Rasûlallâh, yüzmesi de benim vazîfem olsun.” dedi.
Bir başkası da:
“–Yâ Rasûlallâh, pişirmesi de bana âit olsun.” dedi.
Fahr-i Kâinât Efendimiz de:
“–O hâlde odun toplamak da bana âit olsun.” buyurdu.
Sahâbîler:
“–Yâ Rasûlallâh! Biz onu da yaparız, Siz’in yorulmanıza gerek yok.” dedilerse de Peygamber Efendimiz:
“–Sizin, benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allâh Teâlâ, kulunun, arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez.” buyurdu. (Kastallânî, el-Mevâhibü’l-Ledünniyye, Mısır, 1281,1,385)(Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1,Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
et-Tevvâb: Kendisine yönelen kullarının günahlarını affeden, tövbelerini kabul eden demektir.
Kısa Günün Kârı
Herkese karşı mütevâzı olalım.
Lügatçe
tevâzû: Alçak gönüllülük, gösterişsizlik.
mütevâzı: Alçak gönüllü.
imtiyaz:
Ayrıcalık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder