10 Şubat 2011 Perşembe

İtikâf Halindeki Husus

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“…Siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.” (Bakara, 187)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, Ramazan’ın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O hâlde Kadir gecesini arayan onu Ramazanın son yedi gecesinde arasın!” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 2, Ta’bîr 8; Müslim, Sıyâm 205-206)
İbni Ömer (rhüma) şöyle dedi:
Rasûlullah (sav) ramazanın son on gününde itikâfa çekilirdi. (Buhârî, İ'tikâf 1, 6; Müslim, İ'tikâf 1-4.)
İtikâf, sözlükte mutlak olarak bir yerde ve maddî - mânevî, olumlu- olumsuz bir şey üzerinde ısrarla durmak demektir. Dînî bir terim olarak itikâf, kulluk ve Allah'a yaklaşmak niyetiyle mescidde belli bir süre durmak (ikâmet etmek)  demektir. Hadislerde de görüldüğü gibi itikâf, daha ziyâde ramazan ayında ve oruçlu olarak mescide kapanmak şeklinde uygulanmaya gelmiştir. Gündüzleri oruçla, geceleri de ibadet ve zikirle mescidde geçirmek, bir anlamda tam mânasıyla kulluğa soyunmak demektir. Zarûri ihtiyaçları dışında hiçbir sebeple mescidden dışarı çıkmamaya özen göstermeyi gerektiren itikâf, daha önceki dinlerde de  var olan bir ibadettir. Peygamber Efendimiz'in her yıl özellikle ramazan ayında itikâfa çekildiği bilinmektedir. Bu sebeple de itikâf sünnettir. (Riyâzü’s Sâlihîn, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Muhyî: Can bağışlayan, sağlık veren, dirilten, kalpleri dalâletten kurtarıp, iman ve zikirle dirilten, hayat veren demektir.
Lügatçe
itikâf: Bir yere kapanıp ibâdetle vakit geçirme, [bilhassa, ramazanın son on gününde camide maksure denilen yerlere kapanıp ibâdetle vakit geçirme].

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder