2 Ağustos 2010 Pazartesi

Ne Mutlu Yüz Akı ile Ahirete Göçebilene…

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“…Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir…” (Fetih, 29)
Rasûlullah (sav) buyuruyor:
“Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!” (Müslim, Salât 215)x
Secdeyi Çok Özledim
Mûsâ Efendi (ks) namazı hiçbir zaman aceleye getirmezlerdi. Yanlarında bir kişi de olsa, hemen cemâat olurlar ve mümkün oldukça farz namazları tek başına edâ etmezlerdi. Kıyâmı, rükûsu, secdesi ve oturuşu, hep itmi’nân üzere idi. Hakk’ın huzurunda olduğunu farkederdiniz. Kulun Allâh’a en yakın olduğu secde hâlinde ise, hiç şüphesiz çok farklı bir vuslatı olurdu. Nitekim oturarak namaz kılma zarureti devam edince yakınlarına “Şu anda en çok secdenin hasreti içindeyim. Ah! Rabbim sıhhat verse de namazımı secde ederek kılabilsem” diye tahassürlerini ifade etmişlerdi.
Namaz huzurla edâ edildikten sonra, sıcak bir günde soğuk bir su içmişçesine, mübârek dudaklarından ruhları okşayan bir letâfette “Elhamdülillah” sözü duyulurdu. (Abdullah Sert, Altınoluk Dergisi, 2007-Temmuz)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Müheymin: Mahlûkatını gözetip koruyan, korkulardan emin kılan, her şeye şahit olan, muhafaza eden.
Lügatçe
itmi'nân: 1. Emîn olma. 2. Birine inanma, güvenme. 3. Kat'î olarak bilme.
vuslat:
1. Bir şeye ulaşma, yetişme. 2. [Sevgiliye] Kavuşma.
letâfet:
1. Lâtiflik, hoşluk. 2. Güzellik. 3. Nezâket. 4. Yumuşaklık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder