2 Ağustos 2010 Pazartesi

Dostluktan Maksat Ne Olmalı?

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (Nisâ, 36)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah Teâlâ’ya göre arkadaşların hayırlısı, arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah Teâlâ’ya göre komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır.”  (Tirmizî, Birr 28)
Abdullâh bin Mübarek Hazretleri, kötü huylu bir kimseyle yolculuk yapmıştı. Seyâhatleri bitip ayrıldıklarında Abdullâh bin Mübarek içli içli ağlamaya başladı. Bu hâle şaşıran dostları:
“– Neden ağlıyorsun? Seni böylesine mahzûn eden şey nedir?” diye sordular.
O kadri yüce Hak dostu, bir iç çekti ve nemli gözlerle:
“– O kadar yolculuğa rağmen beraberimde bulunan arkadaşımın kötü hâllerini düzeltemedim. O bîçârenin ahlâkını güzelleştiremedim. Düşünüyorum ki; acabâ benim bir noksanlığımdan ötürü mü ona faydalı olamadım? Şâyet o, benden kaynaklanan bir hatâdan dolayı istikâmete gelmediyse, yarın hâlim nice olur!..” dedi ve hıçkırıkları boğazında düğümlenmiş bir vaziyette ağlamasına devam etti. (Osman Nûri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Bâkî: Ebedî olan, varlığının sonu olmayan demektir.
Kısa Günün Kârı
Sadîk arkadaşlar bulun ve onların arasında yaşayın. Dürüst ve samimi arkadaşlar, darlıkta yardımcınız olur.
Lügatçe
mahzûn: Hüzünlü, tasalı, kaygılı.
bîçâre:
Çaresiz, zavallı.
sadîk: Doğru, gerçek dost.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder