6 Ağustos 2010 Cuma

Ben Senin Kardeşin Yûsuf’um!

وَلَمَّا دَخَلُواْ عَلَى يُوسُفَ آوَى إِلَيْهِ أَخَاهُ قَالَ إِنِّي أَنَاْ أَخُوكَ فَلاَ تَبْتَئِسْ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
“Birâderleri Yûsuf’un yanına girince, (Yûsuf) öz kardeşi (Bünyamin’i) kendi yanına aldı ve: «–Bilesin ki ben senin kardeşinim, onların (geçmişte bize) yapmış oldukları şeylere aldırma!» dedi.” (Yûsuf, 69)
Rivâyet edildiğine göre, Hazret-i Yûsuf, kardeşlerine yemek ikrâm etti. Onları sofraya ikişer ikişer oturttu. Bünyamin yalnız kalınca ağladı ve dedi ki:
“–Kardeşim Yûsuf sağ olsaydı, o da benimle beraber otururdu.”
Yûsuf -aleyhisselâm- da onu kendi sofrasına aldı. Yemekten sonra kardeşlerini yine ikişer ikişer evlere misâfir olarak dağıttı. Bünyamin yine yalnız kalmıştı. Bunun üzerine Hazret-i Yûsuf dedi ki:
“–Bunun ikincisi yok! Öyleyse bu da benimle kalsın!”
Böylece Bünyamin onun yanında geceledi.
Hazret-i Yûsuf ona dedi ki:
“–Ölen kardeşin yerine beni kardeş olarak kabûl eder misin?”
Bünyamin cevâben:

“–Sen’in gibi bir kardeşi kim bulabilir? Fakat Sen, babam Ya’kûb ile annem Rahîl’in evlâdından değilsin.” deyince, Hazret-i Yûsuf ağladı ve kalkıp Bünyamin’in boynuna sarıldı. Sonra gerçeği söyledi:
“–Ben senin kardeşin Yûsuf’um! Onların bize yapmış oldukları şeylere aldırma!”
Yûsuf -aleyhisselâm-’ın Bünyamin’e: “Onların geçmişte bize yapmış oldukları şeylere aldırma!” demesinde, Allâh’ın, hased edenlerin hîlelerini muvaffakıyete eriştirmeyeceğine işâret vardır. Nitekim kardeşleri, Yûsuf’a neler yaptılar, ne hasedler ettiler ve nice ezâlar çektirdiler, fakat emellerine nâil olamadılar. Allâh Teâlâ önce iki kardeşi, sonra da babasıyla evlâdını birbirine kavuşturdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder