Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.” (Hucurât, 2)
Rasûlullah (sav) buyuruyor:
"Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayâdır." (Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 9, (2, 905))
Şâir Nâbî’nin 1678 yılında devlet adamları ile berâber çıktığı hac seferindeki hâtırası pek ibretlidir:
Nâbî, o yolculukta bir paşanın, ayağını gafleten Medîne-i Münevvere’ye doğru uzattığını görür. Bu durumdan çok müteessir olarak meşhûr na’tini yazmaya başlar.
Sabah namazına yakın kâfile Medîne-i Münevvere’ye yaklaşırken Nâbî, yazdığı na’tin Mescid-i Nebî’nin minârelerinden okunduğunu duyar:
Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafâ’dır bu!.
“Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhı ve O’nun sevgili peygamberi Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın makâmı ve beldesi olan bu yerde edebe riâyetsizlikten sakın!..”
Murâât-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha,
Metâf-ı kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu!.
“Ey Nâbî! Bu dergâha edeb kâidelerine uyarak gir! Burası, meleklerin etrafında pervâne olduğu ve peygamberlerin (eşiğini) öptüğü mübârek bir makâmdır.”
Bu durum karşısında çok heyecanlanan Nâbî, hemen müezzini bulur:
“–Bu na’ti kimden ve nasıl öğrendiniz?” diye sorar.
Müezzin:
“–Bu gece Allâh Rasûlü (sav) rüyâmızda bize;
“–Ümmetimden Nâbî isimli bir şâir beni ziyârete geliyor. Bu zât bana son derece aşk ve muhabbetle doludur. Bu aşkı sebebi ile onu Medîne minârelerinden kendi na’ti ile karşılayın!.” buyurdu.
Biz de bu emr-i nebevîyi yerine getirdik…” der.
Nâbî, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Hem ağlar, hem de şöyle der:
“–Demek ki Allâh Rasûlü (sav) bana “ümmetim” dedi! Demek ki, iki cihan güneşi beni ümmetliğe kabûl buyurdu!..” (Osman Nuri Topbaş, İslam İman İbadet, Erkam Yay.)
Makalenin Tamamını Okumak İçin Tıklayınız…
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna
el-Mütekebbir: Her hadisede büyüklüğünü gösteren.
Kısa Günün Kârı
Şair Nabi’nin ruhuna bir Fatiha oku!
Lügatçe
kaide: 1. Esas, temel. 2. Usul, nizam, yol, kural.
müteessir: 1. Teessüre kapılan, hüzünlü, kederli, üzüntülü. 2. Duygulanmış.
Cedidiye Cami, Düzce
-
*Cedidiye Cami, Düzce*
Cedidiye Cami, Düzce şehir merkezinde Cedidiye Mahallesi, Tayfun Sokak'ta
yer almaktadır.
Cami uzun yıllar hizmet verdikten sonra ö...
5 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder