Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8) |
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Müslüman olan, kendisine yeteri kadar rızık verilen, Allah’ın kendisine verdiği nimete kanâat eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir.” (Müslim, Zekât 125. Tirmizî, Zühd 35; İbni Mâce, Zühd 9) |
Rasûlullah (sav) bir gün –veya bir gece- evinden dışarı çıkmıştı. Baktı ki, Ebu Bekir ve Ömer (rhümâ) oradalar. Onlara: “-Bu saatte sizi evinizden dışarı çıkaran sebep nedir?” diye sordu. Onlar: “-Açlık, yâ Rasûlallah, dediler!. Peygamberimiz: “-Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, sizi evinizden çıkaran sebep beni de evimden çıkardı; haydi kalkınız” buyurdu. İkisi de kalkıp, Rasûl-i Ekrem’le birlikte ensârdan birinin evine geldiler. Fakat o zât da evinde değildi. Ama hanımı Rasûlullah’ı görünce: “-Hoş geldiniz, buyurunuz, dedi. Rasûlullah (sav): “-Falan nerede?” diye sordu. Kadın: “-Bize tatlı su getirmek için gitti,” dedi. Tam o sırada evin sahibi olan Medine’li sahâbî geldi, Rasûlullah (sav)’e ve iki arkadaşına baktıktan sonra: “-Allah’a hamdolsun, bugün, hiç kimse misafir yönünden benden daha bahtiyar değildir,” dedi. Hemen gidip onlara içinde koruğu, olgunu ve yaşı bulunan bir hurma salkımı getirdi: “-Buyurun, yiyiniz,” dedi ve eline bıçak aldı. Rasûlullah (sav) ona: “-Sağılan hayvanlara sakın dokunma” dedi. Ev sahibi onlar için bir koyun kesti. Onlar da koyunun etinden ve hurmadan yediler; tatlı sudan içtiler. Hepsi yemeğe doyup suya kanınca, Rasûlullah (sav) Ebû Bekir ve Ömer (rhümâ)’ya şöyle dedi: “-Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, kıyamet gününde bu nimetlerden sorguya çekileceksiniz. Sizi evinizden açlık çıkardı, sonra evinize dönmeden şu nimetlere kavuştunuz” buyurdu. (Müslim, Eşribe 140) |
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Vekîl: İşlerini kendisine bırakanın işlerini en iyi şekilde yapan, kendisine dayanılıp, güvenilen, her şeyi tedbir ve idare eden, gözeten, yarattığı bütün varlıkların işlerini idare eden, her şeye karşı her şeyin hakkını müdafaa eden, hakkı yerine getiren demektir. |
Kısa Günün Kârı Ramazan-ı Şerif ayında evlerinizde daha fazla misafir ağırlayın! |
Lügatçe kanâat: 1. Kısmete razı olma, bir şeyi yeter görüp fazlasını istememe. koruk: Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm. |
Defol, defol!
-
Muhterem Cevat Akşit Hocaefendi, Ömer Nasuhi Bilmen (1882-1971) ile olan
hatırasını şöyle anlatıyor:
Menderes'in Sağlık Bakanı Lütfi Kırdar ölmüştü.
O z...
7 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder