8 Şubat 2011 Salı

Dilinizi Zikrullâh İle Islatın

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.” (A’râf, 205)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Dilin zikrullâh tesbihiyle dâimâ ıslak olsun.” (Tirmizî, Deavât, 4; İbni Mâce, Edeb, 53)
Bir gün Üftâde Hazretleri, müridleriyle berâber bir kır sohbetine çıkmıştı. Emri üzerine bütün dervişler kırın en güzel yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirdiler. Ancak Kadı Mahmud Efendi’nin elinde sapı kırılmış, solgun bir çiçek vardı sâdece… Diğerlerinin ellerindekileri neşeyle hocalarına takdîminden sonra Kadı Mahmud, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği Üftâde Hazretleri’ne takdîm etti. Üftâde Hazretleri diğer mürîdânın meraklı bakışları arasında sordu:
“–Evlâdım Mahmud! Herkes demet demet çiçek getirdikleri hâlde sen niçin sapı kırık, solgun bir çiçek getirdin?”
Kadı Mahmud edeple başını önüne indirerek cevap verdi:
“–Efendim! Size ne takdîm etsem azdır. Ancak hangi çiçeği koparmak için elimi uzattıysam, onu “Allâh, Allâh” diyerek Rabb’ini zikreder bir hâlde buldum. Gönlüm onların bu zikirlerine mânî olmaya râzı gelmedi. Çâresiz ben de elimdeki, zikrine devâm edemeyen şu çiçeği getirmek zorunda kaldım.” (Osman Nûri Topbaş, Gönül Bahçesinden Son Nefes, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
en-Nâfi’: Hayır ve menfaat verici şeyleri yaratan, iyiliğe ve maksuda ulaştıran, kulunu hayra ve iyiliğe yönelten kapıları açan, ahretine faydalı olacak şeye kavuşturan demektir.
Lügatçe
zikrullâh: Allah'ın anılması.
kadı: Osmanlılarda mahkemelerinin başında bulunan, aynı zamanda görev yeri ve çevresindeki düzenle ilgili yönetim ve denetim yetkileri bulunan yargıç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder