6 Ağustos 2010 Cuma

Tûr Dağı’ndaki Bir Mülâkât

Mûsâ -aleyhisselâm-’ın Allâh Teâlâ ile olan bir mülâkâtını, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle anlatır:
“Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-, kendisine has olduğunu sandığı altı husûsiyetten, bir de sevmediği yedinci vasıftan Rabbine suâlde bulundu:
«–Yâ Rabbî! Hangi kulun en müttakîdir?»
«–Devamlı zikreden ve aslâ unutmayandır.»
«–Hangi kulun en çok hidâyette olandır?»
«–Hidâyete tâbî olan (Kitâb ve Sünnet’in muhtevâsında yaşayanlar)’dır.»
«–Hangi kulun hüküm vermede en âdildir?»
«–İnsanlar hakkında, kendi hakkında hükmettiği gibi hükmedendir.»
«–Hangi kulun en âlimdir?»
«–İlimden aslâ doymayan (ve ilmini irfâna çeviren, yâni yaşayışıyla tebliğ eden)dir.»
«–Hangi kulun en şereflidir?»
«–Güçlü iken affetmesini bilendir.»
«–Hangi kulun en zengindir?»
«–Kendisine verilene râzı olan (ve infâk eden)’dir.»
«–Hangi kulun en fakirdir?»
«–Sâhib-i menkûs, yâni hâli noksan olan, kendisine verileni az bulup fazlasını isteyen (kanaatten mahrum olan)dır.»” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, XV, 899/43549)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder