1 Mayıs 2010 Cumartesi

Plevne Kahramanı

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“(Şehitler) Allah’ın nimetine, keremine ve Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler. Onlar yaralandıktan sonra Allah’ın ve Peygamberinin davetine uyan kimselerdir. Onlardan güzel davranıp iyilik edenlere ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara büyük bir mükafat vardır.” (Âl-i İmrân, 171,172)


Rasûlullah (sav) buyuruyor:

"Allah Teâlâ kendi yolunda cihada çıkan kimseye, onu sadece benim yolumda cihad, bana îman, benim resullerimi tasdîk yola çıkarmıştır, buyurarak kefil olur. Allah, o kimseyi şehid olursa cennete koymaya, gazi olursa manevî ecre ve dünyalık ganimete kavuşmuş olarak, evine döndürmeye kefil olmuştur. Muhammed'in canını kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda açılan bir yara, kıyamet gününde açıldığı gündeki şekliyle gelir: Rengi kan rengi, kokusu misk kokusudur. (Müslim, İmâre 103. Buhârî, Cihâd 7)


Plevne Günleri:


Gazi Osman Paşa, daima Allahü Teâlâ’ya tevekkül eder, her zaman Peygamberimiz (sav) Efendimiz’in ruhaniyetlerine sığınır, kaza ve kaderin hükmüne teslim olarak her türlü sıkıntıya ve belaya tahammül gösterirdi. Düşmana her hücumunda, “Allah Allah” diyerek saldırmalarında, galib geldiklerinde “Elhamdülillah” diyerek Cenâb-ı Hakk’a şükretmelerini askerlerine tenbih ederdi. Askerlerini kendinden ve aile efradından fazla sever, bilhassa Plevne gazilerine hususi bir alâka gösterirdi.

İslâm aleminin iftihar vesîlesi olan o şecaatli gazi, muhasara (kuşatma) esnasında askerin erzakının azalmaya başladığını hissedince, mu’tad yemeleri terk ve azaltma yoluna giderek, kendisini askerlerden ayırmamış, onlar gibi yalnız çorba ve peksimet ile idare etmeye başlamıştır. Bazen siperleri kontrol ederken, askerlerin yemek saatine rastlar, onlara:

“-Bereketli olsun arslanlarım! Misafir alır mısınız? der aralarına oturarak gönüllerini alırdı.

Çok cömert ve kanaatkar olan Gazi Osman Nuri Paşa Devlet-i Aliyye’nin büyük harb masraflarını azaltmak için, elinden gelen her şeyi yapar, hatta şahsî maaşından ihtiyacı kadar alır, gerisini uğrunda can verdiği dinine ve devletine hediye ederdi. (Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları-2, Erkam Yay.)


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna

es-Selâm: Selâmete ulaştıran.


Kısa Günün Kârı

Gazi Osman Paşa’nın ruhuna bir Fatiha oku!


Lügatçe

kerem: 1. Asalet, asillik, soyluluk. 2. Cömertlik, lütuf.
ecr: 1. Bir iş, hizmet karşılığında verilen şey. 2. Ahirete ait mükâfat, sevap.
mu’tad: Âdet olunmuş, alışılmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder