7 Haziran 2012 Perşembe

Fatih Çollak'la Kur'an Dersleri - 8. Bölüm

26 Nisan 2012 Perşembe

Peygamberimizin Hayatı - SLAYT

7 Ocak 2012 Cumartesi

ASHAB-I BEDİR'İN İSİMLERİ

(Rıdvanullahi aleyhim ecmeıyn)
1. Seyyidüna ve nebiyyüna Muhammed el-Muhaciri (Sallallahu teala aleyhi ve sellem)
2. Seyyidüna Ebû Bekir Sıddıyk el-Muhaciri (R.A.)
3. Seyyidüna Ömer ibnü'l-Hattab el-Muhaciri (R.A.)
4. Seyyidüna Osman ibn-i Affan el-Muhaciri (R.A.)
5. Seyyidüna Aliyy ibn-i Ebi Talib el-Muhaciri (R.A.)

12 İMAM


  • Mûsâ Kâzım (7.İmam) 

  • CA'FER-İ SÂDIK 

  • ALİ HÂDΠ

  • ALİ RIZA 

  • CAFER - İ SÂDIK

  • 31 Aralık 2011 Cumartesi

    Gayri Müslimlere Benzemek

    Cenâb-ı Hak buyuruyor:
    Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara, 120)
    Rasûlullah (sav) buyurdular:
    "Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır." (Ebu Davud, libas 4)
    Gayr-ı müslimlere benzemek ve onlarca kutsal sayılan gün ve vakitlerde onlar gibi hareket etmek dinimizce bid'at kabul edilir. Nitekim cahil müslümanlardan birçoğu hıristiyanların en büyük bayramı olan Paskalya'da ve Noel (yılbaşı)de ateş yakmak, kadayıf ve mum gibi şeyler hazırlamak suretiyle hıristiyanlara katılır, yaptıklarını yapmaya özenirler.
    Amr b. Şuaybin babasından, onun da dedesinden yaptığı rivayete göre Rasulullah (sav) efendimiz.
    "Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir" (Tirmizi, istizan 7) buyururlar.
    Dolayısıyla yahudi ve hıristiyanlar bizden olmadıklarına göre onlara benzemeye özenmemeliyiz.
    Ebu Hureyre'nin naklettiği bir hadiste Peygamber (sav) şu şekilde buyurur:
    "Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeye özenmeyiniz." (Tirmizi, istizan 7, edep 41)
    Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
    el-Hafîz: Koruyup gözeten, kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, kullarının yaptığı işleri bütün tafsilatıyla bilen; kullarının niyetlerini ve gönüllerinden geçenleri bilen, kendisine gâip ve gizli olan hiçbir şey bulunmayan, hadisâtı eksiksiz kaydedip hesaba çekmek üzere muhafaza eden, has kullarını helâk ve şer yerlerinden muhafaza eden, kudretiyle, her şeyi dengede tutan demektir.
    Kısa Günün Kârı
    Müslümanların dinde olmayan bir şeyi ortaya çıkarmaları mutlak bir çirkinlik olarak değerlendirilir. Allah ve Rasûlünün emretmediği bilakis küffarın kafalarından uydurduğu konularda onlarla beraber olunmamalıdır.
    Lügatçe
    gayr-i müslim: Müslüman olmayan.

    19 Aralık 2011 Pazartesi

    Meleklerin Girmediği Evler

    Cenâb-ı Hak buyuruyor:
    “…Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara, 222)
    Rasûlullah (sav) buyurdular:
    “İçinde köpek ve sûret bulunan eve melekler girmez.” (Buhâri, Libâs, 88, Bedü’l-halk 7; Müslim, Libas 83,87)
    Âişe (ranhâ) şöyle dedi:
    Cebrâil (as), Rasûlullah (sav)’e belli bir saatte geleceğini vaat etmişti. Vakit gelmiş ama Cebrâil gelmemişti. Rasûlullah elinde bulunan sopayı yere attı ve “Allah da Rasûlleri de va’dinden caymaz!” dedi. Sonra etrafa bakınmaya başladı. Bir de ne görsün, sedirin altında bir köpek eniği. Bunun üzerine:
    “-Ey Âişe! Bu enik buraya ne zaman girdi?” diye seslendi. Ben:
    “-Allah’a yemin ederim ki, bilmiyorum,” dedim.
    Emir verdi, köpek yavrusu evden çıkarıldı. Cebrâil (as) da hemen geldi. Rasûlullah (sav):
    “-Bana söz verdin, ben de bekledim, ama gelmedin,” dedi. Cebrâil:
    “-Gelmemi, evindeki köpek engelledi. Biz melekler içinde köpek ve sûret bulunan eve girmeyiz” cevabını verdi. (Müslim, Libâs 81. 82. Buhârî, Bedü’l-halk 7, Libâs 94. İbni Mâce, Libas 44)
    Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
    er-Râfi’: Yükselten, dilediğine şeref bahşeden, yücelten, dereceler bahşederek istediği kulunu, diğer kullarından üstün kılan demektir.
    Kısa Günün Kârı
    İçinde köpek bulunan eve meleklerin girmemesinin sebebi, köpeğin kendisinin necis olmasıdır. Kedi evcil bir hayvandır. Onun evde bulunmasında sakınca yoktur. Fakat av, çoban ve bağ bahçe beklemekle görevli bekçi köpeklerin evin dışında bulundurulabilir.
    Lügatçe
    sûret: Şekil demektir. Heykel ve büst gibi hacimli, resim ve tablo gibi hacimsiz olanların hepsine tek kelime ile sûret (şekil) denir.
    enik:
    Köpek yavrusu.

    16 Ağustos 2011 Salı

    KÜRSÜF‚ (PAMUK) VE ORUÇ


    Feteva-yi Hindiyye'de kadınların kullandığı kürsüf (abdest tutmak ve akıntıyı önlemek için kullanılan pamuk, ya da çaput) orucu bozar deniliyor. Kürsüf kullanan kadınlar, farz ya da nafile oruç tutmak istediklerinde ne yapmalıdırlar?

    Fetâvâ-yi Hindiyye'de böyle bir ifade bulamadım. Ancak kürsüf kullanmak her halükârda orucu bozmaz. Kadın ıslak pârmağını ya da ıslak pamuğu iç fercine sokarsa orucu bozulur. Ama kuru parmağını sokarsa ya da kuru pamuğu bir kısmı dış fercinde kalacak şekilde iç fercine sokarsa orucu bozulur. Kürsüf de zaten böyle kullanılır. Ancak pamuk kuru olsa dahi, dış ferçte hiç bir parçası kalmamak üzere tamamen iç ferçte kaybolursa, orucu bozulur.


    KIRAETTE BİR YANLIŞLIK OLURSA NAMAZ FESADA GİDER Mİ?


    Ma'na değişecek şekilde bilerek bir kelime değiştirilirse namaz fesada gider. Yalnız medhusenayı ifade eden kelime, ayrı manayı ifade eden diğer bir kelime ile değiştirilirse doğru olmamakla beraber namazı fesada gitmez. Ama bilerek değil sehven bir kelime değişirirsee, yani kıraette mevcut olan kelime ile yerine söylenen kelime arasında fazla bir ayrılık bulunur ve Kur'an'da benzeri bulunmazsa mesela gurab kelimesinin gubar kelimesiyle değişmesi gibi bilittifak namaz fesada gider. Ama manayı fahiş bir şekilde değiştirdiği halde benzeri Kur'an-ı Kerim'de varsa "alım ve hakim kelimeleri gibi” İmam-ı A'zam ile Muhammed'e göre yine namaz fesada gider. İmam Ebu Yusuf'a göre ise namaz fesada gitmez.

    KIRÂAT-I AŞERE


    "On tâne birin okunması" veyâ "On tâne biri okuma işi", "Kırâat ilminden on tânesini okuma; on tâneşinin ilmini ve pratiğini yapma."

    Arapça bir kelime olarak"Kırâat" kelimesi, (Ka-ra-e/yak-ra-u) aslından çekimi yapılan, semâ'î (yâni kâide dışı) bir mastardır. Türkçesi: "Okumak" demektir. "Kırâât" olarak çoğul yapılır ve bundan da "okumalar" anlamı çıkarılır.

    Kelimenin, İslâmî anlamdaki ıstılâhî mânâsı ise; özellikle "Kur'an okumak, Kur'an tilâvet etmek, şeklinde özetlenebilir.

    KIRAATA ÜCRETİ CAİZ GİBİ GÖSTEREN DELİLLER VE TARTIŞMASI


    1.Ibni Abbâs'tan rivayet edilen "LEDIG" hadisi :

    "Rasûlüllah'ın ashabından bir grup, bir suyun yanına uğramıştı. Orada bulunanlardan birini yılan sokmuştu. Bir adam onlara gelip : "Içinizde "rukye" (okuyarak tedavi) yapan kimse var mı? Buradakilerden birini yılan soktu" deyince içlerinden birisi çıktı ve bir koyun karşılığı "Fâtiha"yı okudu. Koyunu alıp arkadaşlarının yanına gelince, onlar bunu hoş görmediler ve: "Allah'ın Kitabı karşılığı ücret aldın ha?!" dediler. Medine'ye döndüklerinde de, Rasûlüllah'a (s.a.v.), "Bu adam Allah'ın kitabı'na ücret aldı" diye şikâyette bulundular. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v.) : "Ücret almanıza en lâyık olan şey Allah'ın Kitabı'dır. " buyurdular. " (Sevkânî, Neylü'l-evtâr, Mısır, e!-Bâbi'I-Halebi I391 (l971 ) V/325; Buhârî,N/121; el-Âynî, ‚Umdetü'l-Kâr-î, Dârü'-Ihyai't-türâsi'l-Arabî (Tarihsiz ofset), XN/95.)